Türk basınının duayen ismi Abdi İpekçi 1 Şubat 1979’te evinin yakınlarında, aracındayken Mehmet Ali Ağca tarafından suikaste kurban gitti. Abdi İpekçi, ölümünün 43. yılında Türkiye’nin birçok yerinde anılıyor.
Gazeteci Abdi İpekçi, uzun yıllar Milliyet gazetesinin genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş saygın isimler arasında yer alıyor. İpekçi, katledilişinin 43’üncü yılında bugün törenlerle anılacak.
ABDİ İPEKÇİ KİMDİR?
İlköğrenimini gördükten sonra Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Bir süre sonra eğitimini Hukuk Fakültesinde sürdürdü. Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres Gazetesi gibi çeşitli gazetelerde spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Ali Naci Karacan’ın çıkardığı Milliyet Gazetesi’nin yazı işleri müdürü (1954), bir süre sonra da genel yayın müdürü oldu.
1961 yılından öldürüldüğü 1 Şubat 1979 tarihine kadar aynı gazetenin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibi vazifelerde bulundu. Yazılarında Atatürkçülüğü, barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü savundu. Eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile kuzenlerdir.
ABDİ İPEKÇİ SUİKATİ
1970’li yıllardaki kargaşa ve terörün önlenmesi için iktidar ile muhalefet önderleri arasında yapıcı bir uzlaşı sağlanmasından yana olan, devlet yönetiminde partizanlığın ve duygusallığın yerini akılcı, çağdaş, ılımlı bir uygulamanın almasını isteyen İpekçi, 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka’daki evinin yakınlarında aracındayken Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Mehmet Ali Ağca’nın verdiği ifade de Abdi İpekçi’ye 5-6 el ateş ettiğini söylemiştir. Ancak olay yerinde 9 mermi kovanı ele geçirilmiştir. Bu da bir ikinci kişinin olduğunu göstermiştir. O da Oral Çelik’tir. Oral Çelik ile Mehmet Şener suikastı beraber tasarlamış, Mehmet Ali Ağca da tetikçi olarak sonradan aralarına katılmıştır.
Mehmet Ali Ağca, İpekçi suikastından idamla yargılanırken 1979 yılında ülkenin en iyi korunan askeri cezaevlerinden biri olan Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı.
Abdullah Çatlı, Bedrettin Cömert suikastinden aranırken 1978 Ağustos’unda Sakarya’da yakalandı. 48 saat sonra serbest bırakıldı. Uğur Mumcu’nun İpekçi cinayetinin kilit ismi dediği Çatlı 1982 Şubat’ında bu kez ‘MHP’ davasıyla aranırken, Zürih’te Mehmet Şener ile birlikte sahte pasaport ile yakalandı ve yine 48 saat sonra salıverildi.
Uğur Mumcu: “Şener geri verilirse İpekçi kıyası aydınlatılır, yitirilen her saniye önemli.” diye yazdı. Ama değil saniye aylar geçti, Şener yargılandı ve delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.
Oral Çelik, 1982 yılında İsviçre’de yakalandı. 10 gün sonra serbest bırakıldı. Türkiye’ye döndükten sonra Malatya’da süren bir cinayet davasında dosyada bir evrakın yitirilmesi üzerine salıverilmesine karar verildi.
Ağca’nın, İpekçi cinayetinde tetik çektiğini söylediği Yalçın Özbey ise 1983 yılında Almanya’da işlettiği lokalde gözaltına alındı ve 2 ay sonra salıverildi.
Mehmet Ali Ağca’nın açıklaması
“Yavuz (Çaylan), İpekçi’nin arabasının geldiğini bana bildirdi ve ben kaçmadan arabaya gidip çalıştırmasını söyledim. İpekçi’nin arabası köşede yavaşladığı zaman koştum ve 4 ya da 5 el ateş ettim. Tekrar koşarak arabaya geldim. Yavuz, çalışır vaziyetteydi ön tarafa oturduk son süratle kaçtık.”