MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Rusya’nın, Ukrayna’yı işgalden derhal ve ön şartsız vazgeçerek, askeri unsurlarını geri çekmesi gerektiğini söyledi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Rusya’nın, Ukrayna’ya başlattığı askeri operasyonun, uluslararası hukuka, Ukrayna’nın egemen toprak bütünlüğüne, bağımsız siyasi varlığına ve Minsk sürecine bütünüyle ters olduğunu ifade etti.
Rusya’nın, Ukrayna’nın sınırlarını güvence altına alan, üstelik taraf olarak imza koyduğu anlaşmaları da Kırım’ın ilhakında olduğu gibi aleni olarak çiğnediğini belirten Bahçeli, Putin’in mütecaviz tutumunun, devletlerarası ilişkilerde geçerli kuralların a’dan z’ye ihlali ve hiçe sayılmasından başka bir manaya gelmeyeceğini kaydetti.
Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin topraklarının, sınır güvenliğinin, insan varlığının, siyasi birliğinin ve egemenlik haklarının çok tehlikeli şekilde saldırıya uğradığını dile getiren Bahçeli, “Birleşmiş Milletler yasa dışı ve gayrimeşru askeri harekat karşısında cılız ve zayıf kınama mesajlarından başka hiçbir şey yapamamış, suya sabuna dokunan hiçbir irade gösterememiştir.” dedi.
Putin’in tarihe yalancı şahitlik yaptırarak kanlı işgali haklı çıkarmaya kalkışmasının mahsurlu bir mantık, çelişki içinde bocaladığının marazi ve trajik bir örneği olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Donbas’ı Ukrayna’dan koparma hamlesi bölücülüktür. Bu bölgenin sözde bağımsızlığının ve egemenliğinin Rusya Parlamentosu tarafından tasdiki evrensel hukuk kurallarını infaz etmektir.” diye konuştu.
Devlet Bahçeli, ABD, AB ve NATO’nun, tehditleri öngörme, ölçme, önleme ve karşı koyma kabiliyet ve yeterliliğinden ne kadar mahrum olduklarının ispatlandığına dikkati çekti.
Öneriler
Bahçeli, MHP olarak, Rusya-Ukrayna arasındaki silahlı çatışmaların ivme kaybetmesi, süren yüksek gerilimin hafifletilmesi, barış için güçlü bir adım atılabilmesi için şu önerileri dile getirdi:
“Ukrayna’nın siyasi ve toprak bütünlüğüyle egemenlik haklarına mutlak surette saygı duyulmalıdır. Rusya ile Ukrayna arasında çok acil ateşkes rejimi tesis edilmelidir. Rusya işgalden derhal ve ön şartsız vazgeçmeli, askeri unsurlarını geri çekmelidir. NATO, doğuya genişleme stratejisini kesinlikle gözden geçirmeli, sanal korkular üreterek, gücünü ve üye ülkeleri devamlı bir arada tutma arayışından vazgeçmelidir. Krizin çözülmesi için tek seçenek diplomasi ve diyalogdur. Müzakere masası silahlı çatışmaya üstün gelmelidir.
Gelişmeler ve gerçekler göstermiştir ki hem Rusya hem de Ukrayna ile doğrudan temas kuracak, görüşecek ve masaya oturabilecek tek ülke Türkiye’dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, bölgesel ilişkileri göz önüne alıp, çok yönlü siyasi, ekonomik ve ticari ilişkileri kullanarak aktif arabuluculuk girişimi, ateşkesin sağlanması için samimi gayretleri bize göre barışın, huzurun, istikrarın ve kalıcı çözümün anahtarıdır.
Türkiye’nin hakemliğinde, İstanbul merkezli bir müzakere ikliminin vasat bulması barışçıl çabaları destekleyecek, krizden çıkışın orta yolu inanıyorum ki arana arana bulunacaktır.
Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmalara bizim bakışımız insanidir, ilkeseldir, uluslararası hukuk temellidir. Kategorik olarak hiçbir ülkenin ne yanında ne de karşısında bir pozisyonumuzun olması düşünülemeyecektir. Buna ilave olarak dostluk ve komşuluk hukukumuz olan hiçbir ülkeyi gözden çıkarmamız da söz konusu değildir. Türkiye, cephe ülkesi olmayacaktır. Türkiye, Batı’nın nam ve hesabına silah kuşanmayacaktır. Milli çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa, başkent Ankara’nın politik dinamikleri neye vurgu yapıyorsa adresimiz ve konumumuz orasıdır.
Dış politika hassas bir alandır, maceranın sonu acıklıdır, milli beka her zaman önceliğimizdir. Ukrayna’yı işgal eden Putin haksızdır, bu haksızlığın cezasız kalması mümkün değildir. Fakat bu durum Rusya ile siyasi, ticari ve ekonomik ilişkilerimizi de zedelememelidir. Dış politikamız dengelidir, akılcıdır, sağduyuludur, çok boyutludur, millidir ve ön alıcıdır.”
“Düşman her kimse S-400’ün hedefi orasıdır”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Rusya’nın, Ukrayna’ya saldırması sonucunda Batı’nın ikiyüzlülüğünün iyice belirginlik kazandığını belirtti.
Bahçeli, “Konu Türk ve Müslüman oldu mu üç maymunu oynayan, katliamlara sessiz kalan uluslararası toplumun, insanların deri rengine, etnik ve köken niteliklerine göre politika geliştirmesi, sınırlarda ayrımcılık yapması bir defa su katılmamış ırkçılıktır.” görüşünü paylaştı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın, kendi ülkesinin AB üyesi yapılması çağrısına, Avrupa Komisyonu Başkanı’nın “Ukrayna bizden biri ve onları içimizde istiyoruz” sözlerinin hastalıklı bir yaklaşım olduğunu belirten Bahçeli, “Yani bu zamana kadar Türkiye’nin AB’ye alınmaması, size benzemediğinden dolayı mıdır? Bunu mu söylüyor, bunu mu itiraf ediyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Türkiye’nin, Ukrayna krizinde milli bir duruş sergilediğini, gelişmeleri isabetle okuduğunu, yeri ve zamanı geldiğinde gerekli uyarılarını çekinmeden yaptığını ifade eden Bahçeli, “Ne var ki, zillet ittifakı bundan bile rahatsız olmuştur. Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmaları neredeyse hükümete fatura edecek kadar kötü niyetli, taş kalpli ve gafil hale düşmüşlerdir. Ukrayna’da mukim vatandaşlarımızı Türkiye’ye büyük bir mücadeleyle getiren hükümete kara çalanlar, İstanbul’a kar yağdığında iki mahalle arasındaki ulaşımı sağlamaktan aciz kaldıklarını ne çabuk unutmuşlardır?” dedi.
“Bu çirkin muhalefet zihniyeti, iktidarı düşürmek adına vatanı düşürmeye çoktan hazır olduğunu her defasında göstermiştir.” ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rusya’nın askeri operasyonu esnasında CHP Genel Başkanı’yla, İP Başkanı ağız birliği halinde, S-400 Füze ve Hava Savunma Sistemi’nin aleyhine açıklamalar yapmışlardır. Kılıçdaroğlu daha da ileriye gitmiş, NATO’nun 21. yüzyılda demokrasinin güvencesi olduğunu ileri sürerek halt etmiştir. Zillet ittifakının ana ortakları, Ukrayna krizi esnasında majestelerinin muhalefeti olarak sivrilmiş, Biden’ın muhbiri olarak serpilmiş, fener ışığı gibi emperyalist ülkeleri selamlamışlardır. Kanaatimiz odur ki NATO’yu demokrasinin güvencesi görmek, Türk milletinin demokratik ve tarihsel egemenliğine büyük bir karşı çıkış, aymaz bir itirazdır. Demokrasinin güvencesi NATO değil, millettin tertemiz iradesi ve egemenlik hükmüdür.
CHP yönetiminin zulme yandaşlığı ve küresel güçlere yaranma siyaseti, geçmişiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine tamamen aykırıdır. Türkiye, sözüne güvenilir bir ülkedir. Türkiye, taahhütlerine bağlı bir devlettir. S-400 ihtiyaç doğduğunda kullanılacak bir silah sistemidir. CHP Genel Başkanı ‘kime karşı kullanacağız’ diye soruyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘YPG bize mi saldıracak?’ dediğinden beri şuursuz bir şekilde konuşuyor, hayal aleminde geziyor, Türk ve Türkiye düşmanlarını aklamak için uğraşıyorsun. Düşman her kimse, her nerede ise S-400’ün hedefi orasıdır. Tehdit nereden geliyorsa S-400’ün yönü oraya dönecektir.
Yine Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Rusya’ya bağımlı hale geldiğini söylemiş ve bu ülkenin buğday vermemesi halinde aç kalacağımızı iddia etmiş. Bir de şalteri indirirse karanlıkta kalacağımızdan bahsetmiş. Tasa etme Sayın Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar dualıdır, bereketlidir, verimlidir, buğday ambarıdır, şehit kanıyla sulanmıştır. Ne aç kalırız, ne de açıkta yaşarız. Zillet ittifakı yeter ki gölge etmesin, Allah’ın izniyle karanlıkları yarar da çıkarız. Bağımlılık bağımsızlığın zehridir. Türkiye Cumhuriyeti hür ve bağımsız bir ülkedir. Kılıçdaroğlu, hala bu gerçeğin farkında değildir.
CHP Genel Başkanı’nın tam da Ukrayna krizi esnasında Rusya’yı kötülemeye başlaması ilkesel bir duruş değil, akıntıya kapılan sinyalci ve teslimiyetçi bir iradenin ağır kusurlu tezahürüdür.”
“Montrö hatırlatması siyasi tuzak”
Devlet Bahçeli, ön sıralarda CHP olmak üzere, Ukrayna’da çatışmaların yaygınlaştığı bir sırada, Montrö’yü kasıtlı olarak yanlış yorumlayanların, Kanal İstanbul’un çöktüğünü yazıp çizenlerin, Türkiye’nin elini zayıflatmanın hesabını yapan çevreler olarak dikkati çektiğini vurguladı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi hususunda Türkiye’nin duruşunun sağlam, tutumunun dengeli ve berrak olduğunu kaydeden Bahçeli, “Zillet ittifakının” Montrö hatırlatmasının siyasi tuzak ve sözleşmenin gerçek boyutuyla ters olduğunu dile getirdi.
Bahçeli, “Ukrayna’da mevcut Cumhurbaşkanıyla son seçimdeki siyasi rakibi aynı anda çelik yelek giyip ülkelerini savunurken, zillet ittifakı Allah muhafaza sırtımıza hançer vurmanın hazırlığı içindedir. Bu ittifakın sözcüleri, Türk milletini kimlik siyasetiyle bir görecek kadar millet muhalifi, dar bir anlayış olduğunu iddia edecek kadar da köksüzdür. Siyaset yapmak başka, milli ve tarihi meselelerde ortak bir duruşa sahip olmak başkadır.” değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)