Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Türkiye’de çiftçi sayısının son 15 yılda yüzde 45-50 azaldığını, tarım alanlarının ise son 20 yılda yüzde 11-13 azaldığına dikkat çekti.
Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile Antalya Tarım Konseyi (ATAK) işbirliğinde ”sürdürülebilirlik” temasıyla düzenlenen toplantılar devam ediyor.
Son olarak, çevrimiçi olarak ‘Tarım Topraklarının Sürdürülebilir Kullanımı’ başlıklı e-çalıştay düzenlendi.
Burada konuşan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Türkiye’de çiftçi sayısının son 15 yılda yüzde 45-50 azaldığını, tarım alanlarının ise son 20 yılda yüzde 11-13 azaldığına dikkat çekti.
Gülçubuk son 30 yılda, Türkiye’de toplam 2 milyon 604 bin 517 hektar tarım arazisinin tarım dışı kullanımına izin verildiğini kaydederken, her yıl dünyada milyarlarca ton toprağın yitirildiğini belirtti.
‘RANTA DAYALI GİDİŞAT DURDURULMALI’
İyimser rakamlara göre, 21. yüzyılda 300 milyon insanın yer değiştirmesinin beklendiğini belirten Gülçubuk, beslenmenin önemine dikkat çekti.
Teknolojinin topraksız tarıma olanak sağladığını ancak toprağı üretemediğini belirten Gülçubuk, “O yüzden toprağı korumalıyız. Torağa ucuz sanayi malı olarak baktığımız zaman yanılırız. Toprak, ekonomik rantın aracı haline dönüştü, bunu tersine çevirmeliyiz. Toprağı koruyamazsak nüfusu beslemeyiz çiftçinin tüm canlıların geleceği tehlikede. Toprağa saygı yoksa, verimlilik, uygarlık, ürün, vatan yok. Zeytinlikler üzerinde ranta dayalı gidişatı ise siyasiler durdurmalı” diye konuştu.
‘REHABİLİTE EDEBİLEN SİSTEM YOK’
Antalya Ticaret Borsası ve Antalya Tarım Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, “Son 10 yılda ülkemiz, tarım topraklarının binde 7’sini, Antalya ise yüzde 1.3’ünü kaybetti” dedi.
Çandır, ATAK ve ATB olarak 1.5 yıldır online toplantılarla iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, yeşil mutabakat konularında farkındalık yaratmaya çalıştıklarını belirtti.
Tarım topraklarının kaybına üzülürken, SİT alanları ve zeytinlik alanların farklı amaçlarla kullanılmasının önünü açan yönetmelikleri kaygıyla takip ettiklerini ifade eden Çandır, “Ekolojik denge bozulduktan sonra bunu rehabilite edebilen bir sistem yok. Ekolojik dengeyi korumak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin boynumuzun borcu” dedi.
Çandır, çalıştayın tarım topraklarının kullanımı konusunda yol gösterici olmasını dilerken, çalıştay sonuç bildirgesinin karar vericiler ve ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılacağını kaydetti.
‘PLASTİKLER SOFRAMIZA KADAR GELİYOR’
Çalıştayda, toprak beslemeden işlemeye, gübre kullanımından toprak kaybına toprakla ilgili bir çok konu alanında uzman öğretim üyelerinin sunumuyla gündeme geldi.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Erpul, yaklaşık 13 bin yıldır toprağın tarım amaçlı kullanıldığını belirterek; “Topraklarımızın sürdürülebilir yönetimini sağladığımızda gıda açığının olmayacağı düşünülüyor” dedi.
Türkiye Toprak Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Oğuz Can Turgay, ağır metaller, petrol yan ürünleri, plastikler, antibiyotik ve hormonlar, toksinlerle toprağın kirletildiğini belirterek, gereğinden fazla gübre ve ilaç kullanımının toprak üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı. Günlük yaşamda kullandığımız plastiklerin gıda ürünleri aracılığıyla soframıza kadar geldiğine dikkat çeken Turgay, kirlilik izleme modelinin olması gerektiğini söyledi.
‘SU YÖNETİMİ ÇOK KÖTÜ’
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sabri Öztürk ise, sürdürülebilirliğin gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden kendi ihtiyacımızı karşılamak olduğunu söylerken, sürdürülebilir toprak yönetiminin canlıların geleceği için önemli olduğunu vurguladı.
Öztürk, “Tarımda sürdürülebilirlik için üretim deseni ayarlanmalı, az su tüketen bitkiler özendirilmeli, yeraltı su kaynakları korunmalı, minimum toprak işleme desteklenmeli, toprağa organik madde ilavesi yapılmalı, suyun toprağa girmesi sağlanmalı, doğru uygulama, doğru makine, doğru toprak nemi mutlaka sağlanmalı” dedi.
Öztürk, arpa, buğday üretilen Konya ovasında çok su tüketen mısır üretilmeye başlandığını belirterek, su yönetiminin çok kötü olduğunu ifade etti.
‘BİTKİSEL ATIKLARI GÜBRE OLARAK KULLANABİLİRİZ’
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sahriye Sönmez, Türkiye örtüaltı üretim alanının yüzde 30’unun Antalya’da olduğunu belirterek, gübre ve ilaç kullanımının yüksekliğine dikkat çekti.
Sönmez, gübre ve ilacın fazla kullanılmasının ekonomik kayıpların yanı sıra çevre kirliliği, toprak ve su kirliliğine neden olduğunu kaydederken, bunların doğru kullanımı konusunda eğitim ve duyarlılığa ihtiyaç olduğunu söyledi.
Toprağın sera bitki atıklarıyla beslenebileceğini söyleyen Sönmez, “Bizde bitki atıkları yakılarak imha ediliyor. Sera bitki atıkları kompost haline getirilerek organik gübre olarak kullanılabilir. Antalya merkezde 778 bin 112 ton bitkisel yaş atığın olduğu belirledik ve bundan 10 bin 214 ton bitki besin maddesi üretebiliriz. Biz bu kaynağı heba ediyoruz. Bu bitkisel atıklar 7 bin 159 ton kimyasal gübreye eşdeğer” diye konuştu.
Sönmez, yeşil mutabakatta tarımsal üretimde kimyasal gübre kullanımının azaltılmasının öngörüldüğüne dikkat çekti.
‘KİŞİ BAŞI GÜNDE 1.5 KG ATIK GÜBRE OLABİLİR’
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Gezgin, tarım topraklarının organik madde içeriğinin her geçen yıl azaldığını belirtirken, tuzlulaşma ve çoraklaşma sorununa dikkat çekti.
Anız yakma, toprağı yanlış işlemenin de toprağı verimsiz hale getirdiğini anlatan Gezgin; “Yılda 15 milyon ton bitki atığı yakılıyor. Bu atıkları yakmak yerine bunları tarım alanlarında kompost ya da organik gübre kaynağı olarak kullanabiliriz” dedi.
Türkiye’de kişi başı 1.5 kilogram katı atık çıktığını bunun yüzde 50’sinin organik madde olduğunu söyleyen Gezgin, “84 milyon nüfusumuzun organik karakterli 23 milyon ton atığı çıkar, bundan da 11 milyon ton kompost üretmenin mümkün olabilir. Hayvan sayımıza baktığımızda yıllık 113 milyon ton tarımda kullanılabilecek ahır gübresi üretme imkanımız var. Gübre ihtiyacımızı ithalatla karşıladığımızı gözönüne alırsak elimizdeki varlığı harekete geçirmeliyiz” diye konuştu.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Toprak, ekonomi, siyaset, politika ilişkisini anlattı.
Ortaş, “Toprak zenginlik aracı oldu, ticari mal oldu, şimdi kıt kaynak oldu Günümüz itibariyle iklim değişimleriyle mücadelede toprağı bizim yeniden bu sürecin içerisinde bulmamız lazım. Tarım, sanayi, teknoloji devrimi… her devrin kendine yönelik ekonomik sistemi var bunlar toprakla ilişkili” dedi.