Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ” Ukrayna‘nın sahipsiz bırakılması gibi Rus halkına, Rus edebiyatına, öğrencilerine, sanatçılarına yönelik cadı avını andıran uygulamaları da kabul etmiyoruz.” dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, mazlumları dinine, kökenine, derisinin rengine göre ayıran bir zihniyetin ne insaniyetle ne de medeniyetle hiçbir bağının olmadığını söyledi.
Batı dünyasının, toplumların bünyesini kanser hücresi gibi saran ırkçılık hastalığı ile yüzleşmesi gerektiğini belirten Erdoğan, ” Ukrayna‘nın sahipsiz bırakılması gibi Rus halkına, Rus edebiyatına, öğrencilerine, sanatçılarına yönelik cadı avını andıran uygulamaları da kabul etmiyoruz.” görüşünü paylaştı.
Almanya’da filarmoni orkestrası şefinin görevine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in arkadaşı olduğu için son verildiğini dile getiren Erdoğan, “Böyle saçmalık olur mu?” diye sordu.
Avrupa’nın bazı ülkeleri ve İtalya’da Dostoyevski’nin eserlerine yasak getirildiğini anımsatan Erdoğan, “Bunun, tarihte Bağdat’taki kütüphaneleri yakıp yıkan Hülagu’dan ne farkı var? Aynı bunlar. Ne yazık ki bu asrın bu zamanında bunları görmek, bunları yaşamak gerçekten biz siyasetçileri kahrediyor. Bu faşist uygulamalar, sapla samanı karıştırarak, kin ve nefret iklimini körükleyerek, yeni mağduriyetler oluşturarak, Ukrayna halkının meşru mücadelesine de gölge düşürmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin, bölgesindeki krizler karşısında ilk günden itibaren soğukkanlılığı elden bırakmadığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinden büyük üzüntü duyuyoruz”
Türkiye’nin, ülkelerin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasını savunan politikasını Ukrayna meselesinde de sürdürdüğünü anlatan Erdoğan, “Her ikisi de Karadeniz’den komşumuz olan Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Krizin trajediye evrilmemesi için çok çaba harcadık hala da harcıyoruz. Hem Sayın Zelenskiy ile hem Sayın Putin ile yaptığımız görüşmelerde sorunların kaba güç yerine diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizdik. İstikrarsızlıkla boğuşan bölgemizin yeni krizleri, özellikle de ağır maliyetleri olacak bir savaşı kaldıramayacağını açıkça ifade ettik.” diye konuştu.
Ukrayna ve Rusya savaşında bugün 14’üncü günün olduğunu anımsatan Erdoğan, çatışmaların her iki taraf için de ciddi insani kayıplara ve dramlara yol açtığına dikkati çekti.
Erdoğan, savaş nedeniyle 2 milyon insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığına işaret ederek, “Böyle gitmesi halinde rakamın herhalde 5-10 milyonu bulması yakındır. Aralarında sivillerinde olduğu binlerce insan hayatını kaybetti, yaralandı. Çatışmaların yaşandığı şehirlerde yollar, okullar, evler, hastaneler çok ağır hasar gördü. Diğer savaşlarda olduğu gibi bunda da en büyük acıyı masum çocuklar ve savunmasız kadınlar çekiyor. Bir bavula sığdırdıkları eşyalarıyla hayata tutunmaya çalışan siviller, bize ve tüm insanlığa savaşların gerçek yüzünü bir kez daha hatırlatıyor.” ifadesini kullandı.
Savaşın kazananının olmayacağının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kalbinde zerre kadar merhamet olan birisinin çocukların yüzlerine vuran o korkuyu, o dehşeti görüp de hüzün duymaması mümkün değildir. Türkiye olarak bu acıyı bir an önce dindirmeyi hem insanlığımızın hem de komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Bu amaçla şimdiye kadar insani yardımdan diplomatik temaslara pek çok adım attık. Bazı liderlerle bir kez, bazılarıyla 2-3 kez görüşme fırsatım oldu.
Diplomatik faaliyetlerimiz kapsamında aralarında NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, Avusturya Cumhurbaşkanı Bellen, Hollanda Başbakanı Rutte, Birleşik Krallık Başbakanı Johnson, Litvanya Başbakanı Simonytea, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Michel, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Kanada Başbakanı Trudeau, Rusya Devlet Başkanı Putin, Moldova Cumhurbaşkanı Sandu’nun da yer aldığı devlet ve hükümet başkanları ile defalarca görüşmek suretiyle bu süreci barışa kavuşturmanın gayreti içinde olduk. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımız, Savunma Bakanımız, Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz de muhataplarıyla sürekli temas halinde oldular.”
(Sürecek)