Diyanet'e Mealler İçin İmha Yetkisi: İlahiyatçılar Ayakta!
Dünya

Diyanet'e Mealler İçin İmha Yetkisi: İlahiyatçılar Ayakta!


29 May 20255 dk okuma30 görüntülenmeSon güncelleme: 02 July 2025

Diyanet İşleri Başkanlığı'na (DİB) Kur'an-ı Kerim mealleri üzerinde "re'sen inceleme" ve "sakıncalı bulunanları imha etme" yetkisi verilmesi, ilahiyat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Kanun teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilmesiyle başlayan tartışmalar, ifade özgürlüğü ve dini yayıncılık ilkeleri çerçevesinde yoğunlaşıyor. Peki, bu yeni düzenleme ne getiriyor ve ilahiyatçılar neden bu kadar tepkili?

İmha Yetkisi Ne Anlama Geliyor?

Kanun teklifi, Diyanet'e Kur'an-ı Kerim meallerini, diğer kamu kurumlarının, özel kişi ve kuruluşların talebi üzerine veya doğrudan kendi inisiyatifiyle inceleme yetkisi veriyor. İnceleme sonucunda, İslam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı bulunduğu tespit edilen meallerin basım ve yayını durdurulabilecek. Daha da önemlisi, dağıtılmış olan meallerin toplatılıp imha edilmesi ve dijital ortamda yayınlananlara erişim engeli getirilmesi öngörülüyor.

Bu yetki, Diyanet'in dini yayınlar üzerindeki denetimini önemli ölçüde artırırken, farklı yorum ve yaklaşımların serbestçe ifade edilmesinin önünde bir engel oluşturabileceği endişesini de beraberinde getiriyor. İlahiyatçılar, bu durumun düşünce özgürlüğünü kısıtlayabileceği ve dini alanda tek tip bir anlayışın dayatılmasına yol açabileceği görüşünde.

İlahiyatçıların Tepkileri Neler?

Kanun teklifine yönelik tepkiler oldukça çeşitli. Bazı ilahiyatçılar, Diyanet'in böyle bir yetkiyle donatılmasının, farklı meallerin ve yorumların ortaya çıkmasını engelleyebileceğini ve bunun da İslam düşüncesinin gelişimini olumsuz etkileyebileceğini savunuyor. Ayrıca, "sakıncalı" ifadesinin muğlaklığı ve bu değerlendirmenin hangi kriterlere göre yapılacağı da eleştirilen noktalar arasında yer alıyor.

İlahiyatçıların dile getirdiği temel endişeler şu şekilde sıralanabilir:

  • İfade Özgürlüğünün Kısıtlanması: Farklı yorumların ve yaklaşımların serbestçe ifade edilmesinin engellenmesi.
  • Tek Tip Anlayışın Dayatılması: Dini alanda tek bir yorumun ve anlayışın hakim kılınmaya çalışılması.
  • Keyfi Uygulamalar: "Sakıncalı" ifadesinin muğlaklığı nedeniyle keyfi uygulamalara yol açılması.
  • Dini Yayıncılığın Engellenmesi: Farklı yayınevlerinin Kur'an-ı Kerim meali yayınlama konusunda çekimser kalması.

Bu Yetki Neden Tartışmalı?

Diyanet'e verilen bu yetki, Türkiye'deki dini özgürlükler ve ifade hürriyeti tartışmalarını yeniden alevlendirmiş durumda. Bir yandan, İslam dininin temel niteliklerinin korunması ve yanlış bilgilendirmelerin önüne geçilmesi gerektiği savunulurken, diğer yandan farklı yorumların ve yaklaşımların serbestçe ifade edilmesinin önemine vurgu yapılıyor. Bu dengeyi kurmak, Türkiye gibi farklı dini ve kültürel grupların bir arada yaşadığı bir ülke için büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, Diyanet'e verilen bu yetki, hem dini yayıncılık alanında hem de Türkiye'deki genel özgürlükler ortamında önemli bir dönüm noktası olabilir. İlahiyatçıların tepkileri ve kamuoyunda oluşan tartışmalar, bu konunun ne kadar hassas ve önemli olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki günlerde, kanun teklifinin TBMM'deki görüşmeleri ve sonrasında yapılacak düzenlemeler, bu tartışmanın seyrini belirleyecek.