09 Mayıs 2025 Cuma

Husilerden İsrail'e Füze Şov! 253 Füze ve İHA ile Saldırı

Yemen'deki Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, dikkat çekici bir açıklama yaparak, 15 Mart ile 7 Mayıs tarihleri arasında İsrail'e karşı Gazze'ye destek amacıyla geniş çaplı bir operasyon düzenlediklerini duyurdu. Bu operasyonda tam 253 adet balistik, seyir ve hipersonik füze ile İHA kullanıldığını belirten el-Husi, toplamda 131 ayrı operasyon gerçekleştirdiklerini ifade etti. Bu açıklama, bölgedeki gerilimi tırmandırırken, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çekmeyi başardı.

Husilerin Saldırı Gerekçesi Ne?

Husilerin bu saldırıları gerçekleştirme gerekçesi, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü ve soykırım olarak nitelendirdikleri eylemlere karşı bir tepki olarak gösteriliyor. Abdulmelik el-Husi, yaptıkları operasyonlarla Gazze halkının yanında olduklarını ve İsrail'in bu eylemlerine sessiz kalmayacaklarını vurguladı. Bu durum, Yemen'deki Husilerin Filistin davasına verdiği önemi ve bölgedeki siyasi dengeleri nasıl etkilemeye çalıştıklarını açıkça ortaya koyuyor.

Füzelerin ve İHA'ların İsrail Üzerindeki Etkisi

Husilerin fırlattığı 253 füze ve İHA'nın İsrail üzerinde ne gibi etkiler yarattığı ise merak konusu. Bu tür saldırılar, İsrail'in hava savunma sistemlerini test etmenin yanı sıra, ülke içinde de güvenlik endişelerini artırabilir. Özellikle balistik ve hipersonik füzelerin kullanımı, savunma sistemlerinin bu tür tehditlere karşı ne kadar etkili olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Ayrıca, İHA'ların kullanımı da İsrail'in sınır güvenliği ve istihbarat toplama faaliyetleri açısından yeni zorluklar yaratabilir.

Bu saldırıların ardından İsrail'in nasıl bir tepki vereceği de büyük bir merakla bekleniyor. Bölgedeki gerilimin daha da artmaması için uluslararası toplumun devreye girmesi ve tarafları sükunete davet etmesi önem taşıyor. Aksi takdirde, bu tür olaylar zincirleme reaksiyonlara yol açarak, daha büyük bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir.

Sonuç olarak, Husilerin İsrail'e yönelik bu kapsamlı füze ve İHA saldırısı, bölgedeki istikrarsızlığı derinleştiren bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bu durum, uluslararası aktörlerin daha aktif bir rol oynaması ve bölgedeki gerilimi azaltmaya yönelik diplomatik çabaların artırılması gerektiğini gösteriyor. Aksi halde, Orta Doğu'daki kırılgan denge daha da bozulabilir ve daha büyük çatışmaların yaşanması kaçınılmaz hale gelebilir.

İlgili Haberler