Artan hayat pahalılığına rağmen yapılan düşük zamlar birçok sektörde eylem dalgası yarattı. Esnaf kuryelerle başlayan süreç, tekstil, gıda ve perakende sektörlerine sıçradı. Doç. Dr. Ümit Akçay, pandemi sürecinde elde edilen yüksek kârlılıktan işçilerin de paylarını istediklerini söyleyerek “Otoriter emek rejimine karşı güçlü bir itiraz başladı” diyor.
Enflasyonda son 20 yılın rekorunun kırılmasına rağmen maaşlara yapılan düşük zamlar, farklı iş kollarındaki işçilerin her gün yeni bir eylem yapmasına neden oluyor.
Esnaf kuryelerin eylemleriyle başlayan süreç, çorap işçileri ve depo işçileri derken tekstil, enerji ve perakendeye kadar pek çok sektöre sıçradı.
Son dönemde hangi eylemlerin öne çıktığını ve bu eylemleri nasıl değerlendirmek gerektiğini Çalışma Ekonomisi Doktoru Avukat Murat Özveri ve Berlin Ekonomi ve Hukuk Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Doç. Dr. Ümit Akçay ile konuştuk.
ESNAF KURYELERİN EYLEMİ SÜRÜYOR
TRENDYOL: Trendyol’da kendi namına çalışan sözleşmeli teslimatçılar, hak edişlerine yapılan yüzde 11’lik zammı protesto etmek amacıyla kontak kapatma eylemleri başlatmış ve bu eylemler kazanımla sonuçlanmıştı.
Trendyol’daki bu kazanımdan sonra Hepsi Burada’nın kargo dağıtım ağı HepsiJet, motosikletli dağıtım uygulaması Scotty çalışanları, Yemek Sepeti ve Banabi çalışanları ve Yurtiçi Kargo çalışanları da kontak kapatma eylemine başladı.
Yemek Sepeti ve Banabi çalışanlarının eylemleri üçüncü gününde (Fotoğraf: Habip Atam)
YEMEK SEPETİ VE BANABİ: Yüzde 32,7 zam teklifini kabul etmeyen Yemek Sepeti ve Banabi çalışanları, bugün eylemlerinin üçüncü gününde.
Bugün de şirketin genel merkez binası önünde toplanan çalışanlar, “Haklarımızı alana kadar buradan ayrılmayacağız” açıklamasını yaptı.
SCOTTY: Sozcu.com.tr’ye konuşan Umut-Sen Koordinasyonu’ndan Betül Celep, motosikletli dağıtım uygulaması Scotty’de çalışan ve Boyner, Kitap Yurdu, Kırmızı Kedi Kitabevi ve İstanbul Kitaplığı’nın dağıtımlarını yapan esnaf kuryelerin kendilerine iletilen yüzde 22’lik zam teklifi kabul etmedikleri için dün kısa süreli bir kontak kapatma eylemi yaptıklarını söyledi.
Ücretlerine yüzde 40 zam talebiyle kontak kapatma eylemi yapan Scotty çalışanı esnaf kuryeler, şimdilik yeni bir eylem planı hazırlanana kadar kontak kapatma eylemlerine ara verdi. İlerleyen günlerde yeni eylem planlarını duyuracaklar.
HEPSİJET: İşverenin “yüzde 46 zam yaptık” açıklamasını doğru bulmadıklarını söyleyen HepsiJet çalışanları ise, “Yapılan zam yüzde 28’den ibaret. Bunun da karşılığı paket başına 1 TL. Kabul etmiyoruz” diyor.
YURTİÇİ KARGO: Yurtiçi Kargo çalışanları da düşük zam oranına tepki göstermek için önceki gün kontak kapatma eylemine başladı. Yurtiçi Kargo’dan yapılan açıklamada, yıllık zam oranının yüzde 46 olduğu belirtilirken, bunun doğru olmadığını ve yapılan zammın yüzde 17 ile sınırlı kaldığını söyleyen çalışanlar eylemlerine devam ediyor.
ALPİN ÇORAP’TA İŞÇİLER KAZANDI: YÜZDE 70 ZAM
Taşımacılık iş kolundaki bu hareketlilik, tekstil sektöründe de kendisini gösteriyor.
İstanbul Beylikdüzü’ndeki Alpin Çorap’ta düşük zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler iş durdurmuştu. İş durdurma eylemi tüm vardiyalarda olunca işveren geri adım attı ve tüm işçilere 2 bin 500 TL zam yapılacağını duyurdu ve kimsenin işten atılmayacağını taahhüt etti.
Alpin Çorap işçilerinin bu kazanımları sonrası Şimşek Çorap ve Erdal Çorap işçileri de ücret artışı talebiyle iş bırakma eylemine başladı.
Deriteks Sendikası’ndan yapılan açıklamada, “Çorap işçileri birleşerek direnerek kazanıyor. Deriteks’te örgütlenen Şimşek Çorap’ta patronun en son 5 bin 600 TL’den başlayan ücret talebi ikramiye ile 6 bin 500 TL çıktı, teklif kabul edilmedi. 7 bin TL talep eden işçiler, fabrikada işi durdurdu” denildi.
Migros depo çalışanları
BİR İŞ BIRAKMA DA MİGROS’TA
Bugün (3 Şubat) bir eylem haberi de depo işçilerinden geldi.
Migros’un İstanbul Esenyurt’taki deposunda çalışan Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) üyesi işçiler, asgari ücret dayatmasına karşı iş bırakma eylemi başlattı.
Teklif edilen yüzde 8’lik zammı kabul etmeyen Migros Esenyurt Deposu’nun sendikalı işçileri iş bıraktı.
DGD-SEN’in yaptığı açıklamada, “Carrefour depodaki kardeşlerimiz de bizden haber bekliyor. Taleplerimizi karşılayın” denildi.
İşçilerin eylemi sırasında depoya TOMA girmesi de dikkat çekti.
Akkuyu’da iş bırakma eylemi yapan işçiler
AKKUYU’DA İŞÇİ EYLEMİ
Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı büyük bir hızla süren Akkuyu Nükleer Santrali’nde taşeron bir firmada çalışan 250 işçi 2 aydır maaşlarının ödenmemesi üzerine iş bıraktı.
Eylemi gerekçe gösteren işverenin çok sayıda işçiye çıkış verdiği öne sürülüyor.
Şantiye şefi tarafından çalışanlara “Para mara yok, başınızın çaresine bakın” denildiği belirtiliyor.
ERZİNCAN VE AFYON KIZILAY MADEN SUYU’NDA EYLEM
Erzincan Kızılay Maden Suyu Fabrikası’nda çalışan 40 işçi de sendika ve sendikal hakları verilmediği gerekçesiyle eyleme başladı. Aynı gerekçelerle Afyon Kızılay Madensuyu Fabrikası’nda çalışan işçiler de eylem yapıyor.
Yüzde 22’lik zam oranını kabul etmedikleri belirtilen çalışanlar, “Biz hakkımız istiyoruz, kesinlikle kuruma her hangi bir zarar vermek istemiyoruz. Sendikaya üye olduk ama sendikal haklarımızı alamıyoruz” diye konuştu.
Erzincan Kızılay Maden Suyu Fabrikası işçileri
‘OTORİTER EMEK REJİMİNE GÜÇLÜ BİR İTİRAZ BAŞLADI’
Berlin Ekonomi ve Hukuk Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Doç. Dr. Ümit Akçay, son dönemde işçi eylemlerinin artmasındaki en önemli üç nedeni, ‘hayat pahalılığı ve artan enflasyon karşısında ücretlerin erimesi’, ‘çalışma koşullarının daha da zorlaşması’ ve ‘gelir dağılımındaki eşitsizliğe itiraz’ şeklinde sıraladı.
“Türkiye’de ekonomik kriz şartları var. Hayat pahalılığı nedeniyle en basit tüketim mallarını karşılayamayan önemli bir kesim var” diyen Akçay, “Zaten kötü olan mevcut ücretleri bile korumak bile zorlaşıyor. Bu da artık güçlü bir itiraza neden oluyor. Otoriter emek rejimine karşı güçlü bir itiraz başlamış durumda” değerlendirmesinde bulundu.
‘YÜKSEK KÂRLILIKLAR VAR, İŞÇİ DE HAKKINI İSTİYOR’
Artan itirazların pandemi sürecinde yükselen sektörlerin çalışanlarından geldiğine vurgu yapan Doç. Dr. Akçay, şu ifadelere yer verdi:
“Hem çalışma süreleri uzun hem insan onuruyla bağdaşmayan koşullar var. Pandemide öne çıkan hızlı teslimat alanındaki firmalar çok yüksek kârlılıklar elde etti. Şimdi işçiler tarafından bu kârlılığın paylaşılması talebi var. Gelir dağılımındaki eşitsizliğin sonucu olarak işçiler de hak ettikleri payları istemeye başladılar” ifadelerine yer verdi.
Akçay ayrıca, farklı sektörlerdeki işçilerin birbirlerinin kazanımlarından etkilenerek eylemlere başlamasının da, dayanışmayla daha geniş bir ilişki ağı kurulmasına vesile olabileceğini ifade etti.
‘GÖLE SU GELENE KADAR KURBAĞANIN GÖZÜ PATLIYOR’
Sozcu.com.tr’ye konuşan Çalışma Ekonomisi Doktoru Avukat Murat Özveri, mevcut çalışma koşullarına artan hayat pahalılığının da eklenmesiyle birlikte işçilerin son çare olarak bu eylemlere başvurduğunu, bu yüzden şaşırmamak, desteklemek gerektiğine dikkat çekti.
“Barışçıl toplu eylem hakkı uluslararası hukuktan kaynaklanan bir işçi hakkıdır. Bu eylemleri bu çerçevede değerlendirmek gerekir” diyen Av. Özveri, “Özellikle esnaf kuryeliğe yönelik sigorta müfettişlerinin müdahale etmeleri gerekirken görmezlikten geliniyor. Yargı üzerinden bunun bir ‘danışıklı münazara’ olduğunu ispat etmek de en az 2 yılı alıyor. Yani göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlıyor. Bu yüzden eylemleri şaşırmamak, işçileri desteklemek gerekir” diye konuştu.