Geçim derdiyle boğuşan vatandaşlar sitem etti: Yüzümüz gülmüyor

gecim-derdiyle-bogusan-vatandaslar-sitem-etti-yuzumuz-gulmuyor-bYFZ9TfK.jpg

Geçim derdiyle boğuşan vatandaşlar, kuruş hesabı yapıp, bir sonraki günü nasıl geçireceğini kara kara düşünmekten gülemez, gülümseyemez hale geldi. Gözlerindeki ışıltıyı kaybettiklerini, gülmeyi unuttuklarını söyleyen vatandaşlar, “Keyfimiz yok. Toplum gerilmiş ok gibi. Öyle ızdırap çekiyor ki millet… Eski günleri arıyoruz.” diyerek isyan etti.

Kamera: Sinan TUNÇ

Ekonomik sıkıntılar vatandaşın gözündeki ışıltıyı da yuttu adeta.

Geçim derdiyle boğuşan ve sürekli hesap kitap yaparak bütçeyi ay sonuna denk getirme uğraşına düşen vatandaşlar, gülmeyi unutur hale geldi.

İçinde bulundukları ekonomik duruma tepki gösteren ve siyasilerin toplumu daha da gerdiğini dile getiren vatandaşlar, “Gözlerimizdeki ışığı söndürdüler” diyerek tepkilerini dile getirdi.

SÖZCÜ muhabiri İstanbul Bakırköy Meydanı’nda vatandaşa mikrofon uzattı, “Son yıllarda, son aylarda daha mı az güler, gülümser olduk? Sizce halkın gözleri ışıl ışıl mı?” diye sordu.

Verilen yanıtlar şöyle oldu:

“HERKESİN GÖZÜNDE KAYGI, KORKU VE UMUTSUZLUK VAR”

Cenk Kafadar: “Kesinlikle ışıl ışıl değil. Olamaz da. Bakın herkesin gözünde önce bir kaygı, sonra birazcık bir korku ve umutsuzluk var. En kötüsü de gençler gülmüyor. O çok kötü bir şey… Gençler hiç gülmüyor ya.”

“HABERLERİ İZLEDİKÇE DAHA AZ GÜLÜYORUZ”

Hasan Doğan: “Haberleri izledikçe daha az gülüyoruz. (Halkın gözleri ışıl ışıl mı?) Valla Nebati bey kadar değil herhalde… Zannetmiyorum. Ben mesela normalde minibüs ve Marmaray’a binerek geliyordum buraya ama bugün Metrobüse bindim, sonra yürüdüm. Çünkü minibüs parası vermek istemedim. Gülmememizin nedenlerinden biri de bu.”

“HERKESİN RENGİ ATIK”

Nebahat Ataş: “Bence ışıl ışıl değil. Bakıyorum, kimsenin keyfi yok. (Neden yok sizce?) Hayat şartlarından. İyi gitmiyoruz şu an. (Sokağa çıktığınızda yüzü gülen insan görüyor musunuz?) Hiç görmüyorum. Herkesin rengi atık. Herkes sapsarı olmuş. Keyfimiz yok. (Siz gülebiliyor musunuz?) Ben de gülemiyorum, hiç keyfim de yok. Hep düşünüyorsun…”

“ÜLKENİN HALİ NE OLACAK MERAK EDİYORUM”

Aşır Erkan: “Ne gülmesi ya, gözümüzün yaşı kurudu mu kurban olayım? 2 bardak çay içtim, 20 lira ödedim. İş yok. Elektrik, doğalgaz faturası… Ne yapacağız, sonumuz ne olacak onu düşünüyorum. Ne olacağız biz? Böyle mi gidecek bu ülke? 1 litre mazot 15 lira kardeşim. İçsen adamı ilaçlık yapmaz ya… Sonu ne olacak bunun? Bu ülkenin hali ne olacak onu merak ediyorum ben. Millet aç ya yemin ederim.”

“TOPLUM GERİLMİŞ OK GİBİ”

Ahmet Arslan: “Işıl ışıl değil. Gülümsemiyoruz. Tahammülsüz olduk. (Neden öyle oldu?) Aslında (siyasilerin) büyüklerin germesi nedeniyle oluyor bu. Toplumu geriyorlar. Bayağı sıkıntı içindeyiz. Bir hata yapılıyor, hatayı üstlenmemek için kavga çıkartıp o arada hatayı kapatıyorlar. Bu çok çirkin bir şey. Toplum gerilmiş yay gibi. (Yolda yürürken yüzü gülen insanları görüyor musunuz?) Hiç görmüyorum. Eskiyi arıyoruz. Bilim insanları buna bir çözüm bulmalı, bunu siyasilere bırakmamalıyız. Kesinlikle ciddi bir konu.”

“YETİŞKİNLERİ GEÇTİM, ÇOCUKLAR BİLE GÜLMÜYOR”

Hayati İlker: “(Sokakta yürürken yüzü gülen insan görüyor musunuz?) Zor. Yetişkinleri geçtim, çocuklar bile gülmüyor. Hiç kimse mutlu değil. Hiç kimsenin geleceğe dair bir umudu yok.”

“NEBATİ’YE SOR SEN ONU”

İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Heeee ışıl ışıl… Nebati’ye sor sen onu. Neresi ışıl ışıl? Gözlerimizi söndürdüler.”

“ŞU MİLLETE ÇEKTİRİLEN ACIYA ÇOK YAZIK”

İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Öyle ızdırap çekiyor ki millet… Eski günleri arıyoruz. Mesela en az 20 sene öncesini arıyoruz. Yazık. Şu millete bu çektirilen acıya çok yazık. Bugünlere layık değiliz.”