Türk Lirası’nda son aylarda yaşanan değer kaybının yansımaları dünya basınında da gündem olmaya devam ediyor. İngiltere’nin prestijli yayınlarından Guardian gazetesinin haberinde, Türk ekonomisindeki kötüye gidişin bu ürünlere talebin giderek artmasına yol açtığı ifade edildi. Türkiye’nin, Avrupa’ya gönderilen taklit tasarım ürünler ve ilaçlar kategorisinde de Çin’i geçerek birinci sıraya yerleştiğine dikkat çekildi.
İngiliz Guardian gazetesi, Türk Lirası’ndaki değer kaybıyla taklit ürün ticaretinin Türkiye’de hızla yükseldiğini yazdı.
Türkiye’nin Çin ve Hong Kong’dan sonra Avrupa Birliği’ne (AB) en fazla taklit ürün ihraç eden ülke olduğu belirtilen haberde, Türk ekonomisindeki kötüye gidişin bu ürünlere talebin giderek artmasına yol açtığına dikkat çekildi.
AB’nin fikri mülkiyet kurumu EUIPO’nun aralıkta yayınladığı rapora göre, Türkiye’de taklit ürünlerin toplam değeri 2019-2020 arasında üç kat artarak 134 milyon euro’ya yaklaştı. Türkiye, Avrupa’ya gönderilen taklit tasarım ürünler ve ilaçlar kategorisinde de Çin’i geçerek birinci sıraya yerleşti.
“EKONOMİ KÖTÜYE GİDERKEN SAHTE ÜRÜNLER ÇOĞALIYOR”
Bir dükkan sahibi, “Satışlarımız 2021’de iki kat arttı. Dolar ve euro kazanıyorsanız bu çok kârlı bir alışveriş. Yabancılar 30 euro’ya taklit Nike eşofman alıp ülkelerinde 90 euro’ya satabilir” dedi.
Fikri mülkiyet hakları uzmanı Zeynep Seda Alhas ise, “Ekonomi kötüye giderken sahte ürünlerin giderek çoğaldığını görüyoruz. TL’deki düşüş taklit ürün ihracatını daha da kârlı hale getirdi” diye konuştu. Alhas, taklit mal üretenlere yönelik baskınların geçen yıl iki kat arttığını ve el konan ürün sayısının da üç katına çıktığını ifade etti.
Alhas, yasal ürünler üreten fabrikaların bile ekonomik kriz dönemlerinde taklit ürünlere yöneldiğine dikkat çekti.
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİ VE SAĞLIKSIZ ÇALIŞMA KOŞULLARI YAYGIN”
Guardian’ın haberinde, Türkiye’den yasal ürün ihracatının da döviz krizi sürecinde yüzde 33 artışla 225 milyar dolara ulaştığı belirtildi.
TÜSİAD’ın eski baş ekonomisti Ümit İzmen, sahte ürünlerin yapıldığı yerlerde çalışma koşullarının muhtemelen yasalara uygun olmadığını, bu merdiven altı üretim yerlerinde çocuk işçiliğinin ve sağlıksız çalışma koşullarının yaygın olduğunu vurguladı.
Taklit mal üretiminin genelde ciddi bir suç olarak görülmediğini söyleyen İzmen, “Ama bunların arkasında bir organize suç ağı var” diye konuştu.