İzdemir Santrali'nde Skandal! Ruhsatsız mı Çalışıyor?
Gündem

İzdemir Santrali'nde Skandal! Ruhsatsız mı Çalışıyor?


17 June 20255 dk okuma14 görüntülenmeSon güncelleme: 17 June 2025

İzmir'in Aliağa ve Foça ilçelerinde bulunan İzdemir Termik Santrali-II, mahkeme kararlarına rağmen faaliyetlerine devam ediyor. Santral hakkında verilen iki ayrı "ÇED olumlu" kararı, 2016 ve 2018 yıllarında mahkeme tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen, bu kararlar uygulanmadı. Anayasa Mahkemesi'nin 2023'te verdiği "özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine" dair hükmüne rağmen santralin faaliyetlerine devam etmesi tepkilere neden oluyor. Ruhsatsız çalıştığı tespit edilen santral, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından mühürlenmiş ancak kısa bir süre sonra yeniden faaliyete geçmişti. Bu durum, çevre ve hukuk örgütlerinin tepkisini çekerek yeni bir dava açılmasına sebep oldu.

ÇED Kararlarında Adil Değerlendirme Yapılmıyor mu?

Termik santrale karşı açılan davanın avukatlarından İpek Sarıca, ÇED kararlarında adil bir değerlendirme yapılmadığını vurguluyor. Sarıca, santralin 2009/7 sayılı genelge üzerinden yeniden "ÇED olumlu" kararı aldığını belirterek, bu durumun hukuki açıdan sorunlu olduğunu ifade ediyor. AYM'nin ilk iptal kararında zeytinlik alanlarına verilen zararları gerekçe gösterdiğini hatırlatan Sarıca, şirketin bu sefer külleri zeytinlik alanda toplamayıp sattığını iddia ederek, bu durumun çevreye verdiği zararın devam ettiğini savunuyor.

Sarıca, yapılan itirazlar doğrultusunda termik santralde yeni bir keşif ve bilirkişi gözlemi yapılacağını, ancak bu işlem için talep edilen yüksek ücretin (282 bin TL) çevre davalarının önünde büyük bir engel oluşturduğunu belirtiyor. Çevre davalarında ücretlerin bu kadar yüksek olmasının, insanların haklarından vazgeçmesini amaçladığını ifade eden Sarıca, bilirkişi raporlarındaki yüksek ücretler nedeniyle birçok insanın davalarından vazgeçtiğini dile getiriyor.

Santralin bir süre ruhsatsız çalıştığını ve belediyenin bu durumu fark ederek tesisi mühürlediğini belirten Sarıca, "Bu termik santral 10 senedir nasıl çalıştı?" sorusuna kimsenin cevap veremediğini vurguluyor. İlk ÇED raporundan sonra bir sene içerisinde geçici faaliyet belgesiyle çalışabildiklerini, ancak tesisin sürekli bu belge ile çalıştığını iddia ederek, ortada büyük bir denetimsizlik olduğunu savunuyor.

Aliağa'daki Kirlilik İzmir Körfezi'ne Kadar Geliyor

İpek Sarıca, termik santralin havayı kirlettiğini ve "geleceği çaldığını" ifade ederek, Aliağa'daki kirliliğin İzmir Körfezi'ne kadar ulaştığını belirtiyor. Santrale karşı 60'dan fazla yurttaşın şikâyetçi olduğunu ve mücadelelerinin devam edeceğini vurgulayan Sarıca, çevre hakkının yaşam hakkı kadar önemli olduğunu, ancak bu hakkı arayamadıklarını dile getiriyor. Sağlıklı bir çevrede yaşamadığımız zaman sağlıklı bir yaşamımızın da olamayacağını belirten Sarıca, İskenderun örneğini vererek, demir-çelik fabrikalarından kaynaklanan kirliliğin çocukların sağlığını olumsuz etkilediğini ifade ediyor.

İzdemir Termik Santrali'nin faaliyetleri, çevreye verdiği zararlar ve hukuki süreçler, bölgedeki yaşamı ve geleceği tehdit ediyor. Çevre örgütleri ve hukukçuların mücadelesi, bu santralin faaliyetlerinin durdurulması ve çevreye duyarlı politikaların hayata geçirilmesi için büyük önem taşıyor. Çevre hakkının korunması, gelecek nesillerin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını güvence altına almak için elzemdir. Bu nedenle, çevre davalarının desteklenmesi ve çevreye duyarlı politikaların hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.