Yapay Zeka Üniversiteyi Nasıl Değiştiriyor? Samsun Üniversitesi'nden Vizyoner Bakış
Gündem

Yapay Zeka Üniversiteyi Nasıl Değiştiriyor? Samsun Üniversitesi'nden Vizyoner Bakış


18 May 20255 dk okuma20 görüntülenmeSon güncelleme: 05 June 2025

Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, üniversitenin yedinci yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, yapay zekanın yükseköğretim üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Aydın, "Yapay zeka çağında üniversitelerin özgünlüğü ve özerkliği" konusunu masaya yatırarak, geleceğin üniversite modeline dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

Yapay Zeka ve Üniversitelerin Dönüşümü

Prof. Dr. Aydın, üniversitelerin tarihsel olarak sadece bilgi üretilen ve aktarılan mekanlar olmadığını, aynı zamanda eleştirel düşüncenin filizlendiği entelektüel merkezler olduğunu vurguladı. Ancak günümüzde, toplumsal, ekonomik ve teknolojik dönüşümlerin hız kazandığı bir dönemde, üniversitelerin hem epistemolojik hem de yönetsel ve etik açılardan derin bir değişimle karşı karşıya olduğunu belirtti.

Aydın, bilginin piyasalaştığı ve yapay zeka gibi yenilikçi teknolojilerin üniversitenin temel işlevlerini dönüştürdüğü bu çağda, aşağıdaki sorulara yanıt aranması gerektiğine dikkat çekti:

  • Üniversitenin tarihsel evrimi, günümüzde karşı karşıya kaldığımız bu kriz ortamını nasıl şekillendirmiştir?
  • Akademik özerklik ve özgünlük hangi koşullarda sürdürülebilir kılınabilir?
  • Yapay zeka çağında bilgi üretiminin doğası nasıl dönüşmekte ve bu dönüşüme nasıl bir yanıt verilmeli?

Bu sorular çerçevesinde, Samsun Üniversitesinin bugüne kadar benimsediği özgün akademik yaklaşımları ve gelecek stratejilerini birlikte ele almanın büyük önem taşıdığını vurguladı. Bilginin yalnızca aktarıldığı değil aynı zamanda üretildiği ve eleştirel bir süzgeçten geçirilerek yeniden değerlendirildiği bir akademik ortamı nasıl inşa edebileceğimiz sorusunun altını çizdi.

Özgün Düşüncenin Yapay Zekaya Eleştirileri

Prof. Dr. Aydın, yapay zekanın sadece teknik bir gelişme olmadığını, insanoğlunun düşünme, anlama ve sorumluluk alma kapasitelerini yeniden düşünmeye zorlayan felsefi bir meydan okuma olduğunu ifade etti. Bu bağlamda, sadece mühendislik değil, felsefe ve etik alanındaki yaklaşımların da bu teknolojiyi değerlendirmede önemli bir yeri olduğunu belirtti.

Hannah Arendt'in "kötülüğün sıradanlaşması" kavramına atıfta bulunarak, karar alma yetisinin makinelere devredilmesiyle sorumluluğun kaybolabileceği uyarısını yaptı. Hubert Dreyfus'un insan düşüncesinin bağlamsal, bedensel ve sezgisel yönlerinin simüle edilemeyeceğini savunduğunu hatırlattı. John Searle'ün "Çin Odası" deneyinde öne sürdüğü gibi, yapay zekanın sembolleri işleyebileceğini ancak anlama kapasitesi taşımadığını vurguladı. David Chalmers'ın ise yapay zekanın öznel yaşantı üretip üretemeyeceğini tartışarak meseleye bilinç bağlamında yaklaştığını belirtti.

Prof. Dr. Aydın, yapay zeka konusundaki felsefi değerlendirmeleriyle öne çıkan Ahmet Ayhan Çitil'in yapay zekayla ilgili eleştirilerini de dikkate almamız gerektiğini söyledi. Çitil'e göre, teknolojinin potansiyel tehditlerinden çok, bu teknolojileri kimlerin, hangi etik anlayışla ve ne amaçla kullandığı sorusu öncelikli. Ona göre, insanın insan olmasını sağlayan şey; yalnızca düşünme yetisi değil, sorumluluk alma, anlam kurma ve ahlaki bir dünya inşa etme kapasitesidir. Yapay zeka ise tüm bilişsel kapasitesine rağmen, insanoğlu gibi anlam üretmeye ve etik sorumluluğa sahip değildir. Bu yüzden, yapay zekânın yükselişi karşısında esas kaygı, insanın özgünlüğünü ve etik özneliğini koruyacak bir bilinç geliştirmektir.

Samsun Üniversitesinin Vizyonu: Duvarsız Üniversite

Prof. Dr. Aydın, Samsun Üniversitesi olarak, çağın getirdiği demografik, ekonomik ve dijital dönüşüm baskıları arasında, yükseköğretimin bilgi aktarımından öte, toplumsal ve entelektüel dönüşüme öncülük eden dinamik bir platform olması gerektiğine inandıklarını ifade etti. Bu inanç doğrultusunda, "Duvarsız Üniversite" anlayışıyla bilgi üretiminde ve uygulanmasında yeni bir paradigma ortaya koymayı hedeflediklerini söyledi.

Geleneksel üniversite anlayışında bilginin kurumun sınırları içinde durağan bir kaynak olarak üretilip tüketildiğini, ancak günümüz dünyasında dijitalleşen ve hızlandırılmış eğitim modellerinin egemen olduğu bir ortamda, bilginin sürekli dolaşan, öğrenciler, akademisyenler, sanayi ve şehirle etkileşim içinde yenilenen bir değer haline gelmesi gerektiğini vurguladı. Özellikle yapay zekânın eğitim ve araştırma süreçlerine entegrasyonunun, bilginin algoritmikleştirilmesi ve otomatikleştirilmesi risklerini beraberinde getirirken aynı zamanda eleştirel düşüncenin ve epistemik özgürlüğün korunmasının önemini de ortaya koyduğunu belirtti.

Samsun Üniversitesi olarak, yapay zekanın sunduğu teknik olanakları eleştirel veri bilimi yaklaşımlarıyla harmanlayarak bilginin yalnızca ekonomik bir meta haline gelmesine karşı koyduklarını, teknolojiyi bilgimizi zenginleştiren, felsefi ve etik boyutlarla bütünleşik bir şekilde entegre eden bir araç olarak gördüklerini ifade etti. Amaçlarının, yapay zekâ araçlarının eğitimde insan faktörünün yerini alması yerine, onun yanında durarak akademik özerkliğin ve özgünlüğün korunmasını sağlamak; böylece bilginin hem yerel hem de evrensel değerlerle harmanlanmış, entelektüel bir diyalog alanına dönüşmesine önayak olmak olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Aydın, disiplinlerarası ve hibrit eğitim modellerini destekleyerek sadece kendi alanında uzmanlaşmak yerine, farklı disiplinlerin kesişim noktalarında üretken fikirlerin ortaya çıkmasını teşvik ettiklerini, açık kampüs, dijital eğitim platformları ve üniversite-sanayi-toplum iş birlikleri aracılığıyla, eğitimi sınıf duvarlarıyla kısıtlanmayan, erişilebilir ve sürdürülebilir bir yapıya dönüştürme gayreti içinde olduklarını belirtti.

Geleceğin üniversitesi, sadece akademik başarılarla değil, toplumsal ve küresel etki alanlarıyla da tanımlanacaktır. Demografik değişimler ve ekonomik zorluklar, eğitim modellerinde hızlandırılmış ve esnek yaklaşımların gerekliliğini ortaya koyarken; dijitalleşmenin ve çevrim-içi öğrenme sistemlerinin kalıcılığı, bilginin yalnızca erişilebilir değil aynı zamanda insani ve toplumsal değerlerle yoğrulmuş bir anlam kazanmasını zorunlu kılmaktadır. Samsun Üniversitesi, bu yeni paradigmayı gerçekleştirmek adına, bilginin yalnızca birikmediği aynı zamanda dolaşımda olduğu ve etkileşime açık bir akademik ortam yaratma hedefini kararlılıkla sürdürmektedir.