Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) tarafından düzenlenen ‘Yerli aşı Turkovac’ panelinde konuşan yerli aşıyı geliştiren Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, “Transgenik fareleri temmuzun sonu ağustosun başında ABD’den getirtebildik. Hemen çalışmalara başladık. Aşılanmayan transgenik farelerin 3 ile 6 günde öldüğünü ama iki farklı doz grubundaki farelerin ise virüs verildikten sonra da hepsinin hayatta kaldığını gördük. Üçüncü hayvan modeli olarak da gelincikleri kullandık” dedi.
Corona virüsü salgınıyla mücadelede bir süre önce kullanımına başlanan yerli aşı Turkovac’ın, hastanelerdeki aşılama uygulamaları devam ederken, Van YYÜ 40’ıncı kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında YYÜ Mühendislik Fakültesi Konferans Salonu’nda ‘Yerli aşı Turkovac’ paneli yapıldı.
YYÜ Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Oto’nun moderatörlüğünü yaptığı, YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli ile üniversitede görevli öğretim üyelerinin de katıldığı panelde; Turkovac’ı geliştiren ERÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, Hacettepe Üniversitesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Önal, TUSEB Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı Dr. Musa Alkan aşı ile ilgili bilgilendirme yaptı.
“DÜNYADA KLİNİK ÇALIŞMALARI DEVAM EDEN 195 AŞI ADAYININ OLDUĞUNU BİLİYORUZ”
Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, 2000’li yıllarda pandemi olmasa da Covid-19’un belki ayak sesleri olarak birtakım salgınların olduğunu belirterek şunları söyledi:
* Hepimizin bildiği gibi 2019’un sonunda koronavirüs salgını ile karşı karşıya kaldık ve halen devam ediyor. Özellikle viral enfeksiyonlara karşı koruyuculuk anlamında en önemli silahımız aşılar ve ilaçlar. Fakat bunların da belirli bir klinik çalışmalarından başlayarak, klinik çalışmaların bitirilmesi ve insanlar üzerinden uygulamasından geçiyor.
* Pandemi koşullarını göz önüne almadığınız zaman çok ciddi bir zaman gerektiren süreçler ve ortalama 8-10 yıl kadar sürebiliyor. Çünkü artık 10-15 yıl gibi bir aşı geliştirme sürecinden bahsetmiyoruz. Özellikle Covid-19 pandemisinden sonra benim kendi kanaatim aşı geliştirme süreçlerinin çok daha kısalacağı, tabii ki en azından 5-6 yıl gibi bir sürece ineceğini düşünüyorum.
* Böyle bir pandemi tüm dünyayı sarsan her boyutta gerek sağlık, ekonomik, sosyal boyutta sarsan bir pandemi olunca bu konu ile ilgili çalışan dünyadaki bütün merkezler, üniversiteler, enstitüler aşı geliştirmesiyle ilgili çalışmalara başladılar ve şu an klinik çalışmaları devam eden 195 aşı adayının olduğunu biliyoruz.
“HEM GENÇ HEM DE YAŞLI FARELERİ KULLANDIK”
Corona virüsünde ilk vakanın 11 Mart 2020’de ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, şu ifadeleri kullandı:
* Bu süreçten 3 hafta sonra da aşı ile ilgili çalışmalara başladık. Daha sonra virüsün hangi zaman aralıklarında, hangi hücrelerde ürediği ile ilgili bir çalışmamız oldu ve bu virüsün yüzde 99,9 Vuhan virüsü ile çok yakın olduğunu gördük. Bu adımları geçtikten sonra biz hem genç, hem yaşlı fareleri kullandık.
* Genç farelerin antikorları daha yüksek, yaşlı farelerin ise daha düşük olduğunu gördük. Aşı çalışmalarının en önemli noktalarından bir tanesi hayvan modelinin olması. Transgenik farelere temmuzun sonu ağustosun başında ABD’den getirtebildik. Hemen çalışmalara başladık. Aşılanmayan transgenik farelerin 3 ile 6 günde öldüğünü, ama iki farklı doz grubundaki farelerin ise virüs verildikten sonra da hepsinin hayatta kaldığını gördük.
* Üçüncü hayvan modeli olarak da gelincikleri kullandık. Bunu daha çok üst solunum çalışmalarında yaptık. Bu da bizim ilk tecrübemiz oldu. Burada da aşılanmış gruplar ile aşılanmamış gruplar arasında ciddi farklar olduğunu gördük. Çalışma ekibime çok teşekkür ediyorum. Çok büyük katkıları oldu. DHA