ABD eski Başkanı Donald Trump yönetimi, Harvard Üniversitesi'nin bazı talepleri reddetmesi üzerine harekete geçti. Üniversiteye sağlanan 2.2 milyar dolarlık çok yıllı araştırma fonu ve 60 milyon dolarlık sözleşme donduruldu. Bu karar, ülkenin en zengin ve etkili yükseköğretim kurumu ile hükümet arasında büyük bir krize yol açtı.
Harvard'ın Resti: Hükümet Baskısına Boyun Eğmeyeceğiz!
Harvard Üniversitesi Rektörü Alan Garber, yaptığı açıklamada, "İktidarda hangi parti olursa olsun, hiçbir hükümet özel üniversitelere ne öğreteceklerini, kimi işe alacaklarını ya da hangi alanlarda araştırma yapacaklarını dikte etmemelidir." dedi. Garber, üniversitenin bağımsızlığından ve anayasal haklarından vazgeçmeyeceğini vurguladı. Bu restleşme, Trump yönetiminin üniversiteler üzerindeki baskısının bir sonucu olarak görülüyor.
Hükümetin Talepleri Nelerdi?
Trump yönetiminin Harvard'dan talep ettiği bazı dikkat çekici uygulamalar şunlardı:
- Tüm mevcut ve aday akademisyenler için intihal kontrolü yapılması
- Tüm işe alım verilerinin federal yönetimle paylaşılması ve bu süreçlerin 2028'e kadar denetime tabi tutulması
- Tüm kabul ve reddedilen başvuruların, ırk, uyruk, not ortalaması ve sınav başarılarına göre ayrılarak federal makamlara bildirilmesi
- Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık ile ilgili tüm programların derhal kapatılması
- Antisemitizm ile suçlanan bölümlerin dış denetime açılması (İlahiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Halk Sağlığı Fakültesi ve Tıp Fakültesi dahil)
Üniversite Bağımsızlığı mı, Hükümet Kontrolü mü?
Bu olay, üniversite bağımsızlığı ve hükümetin eğitim kurumları üzerindeki kontrolü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Harvard'ın duruşu, diğer üniversiteler için bir örnek teşkil edebilir. Ancak, fonların dondurulması, üniversitenin araştırma ve eğitim faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir. Bu durum, diğer üniversitelerin de benzer bir baskı altında kalabileceği endişesini doğuruyor.
Harvard'ın bu kararlı duruşu, üniversite bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak, bu restleşmenin sonuçları, sadece Harvard'ı değil, tüm yükseköğretim sistemini etkileyebilir. Gelişmeler yakından takip edilecek.