07 Nisan 2025 Pazartesi

Tarife Depremi! Küresel Piyasalar Neden Çöküyor? İşte 5 Kritik Soru

ABD Başkanı Donald Trump'ın korumacı ticaret politikaları, küresel piyasalarda büyük bir sarsıntıya neden oldu. Özellikle karşılıklılık esaslı tarifelerin açıklanmasıyla artan belirsizlik, yatırımcıları tedirgin ederken, Asya borsalarında başlayan satış dalgası Avrupa'ya kadar yayıldı. Peki, bu tarife depreminin ardında yatan sebepler neler? İşte piyasaları derinden etkileyen 5 kritik soru ve cevabı:

Trump Dönemi ve Ticaret Stratejisi

Donald Trump'ın 5 Kasım 2024'teki ABD Başkanlık seçimlerinde seçilmesinin ardından 20 Ocak 2025'te göreve başlamasıyla, ABD'nin küresel ticaret stratejisi önemli ölçüde değişti. Trump'ın seçim vaatleri arasında dış ticaret açığını azaltmak yer alıyordu. Bu doğrultuda, göreve geldiği andan itibaren tarife söylemleri yatırımcıların gündemine oturdu ve piyasalarda risk algısını tetikledi.

Tarife söylemlerinin sıkça tekrarlanması, piyasaların ve varlık fiyatlamalarının ana gündem maddesi haline geldi. Bu durum, yatırımcıların kararlarını doğrudan etkileyerek belirsizlik ortamını körükledi.

Tarifeler Piyasalar İçin Ne Anlama Geliyor?

Trump'ın tarife politikası, ABD'ye ithal edilen ürünlerde ek fiyat artışlarına yol açtı. Amaç, bu yolla talebi azaltarak dış ticaret açığını düşürmek ve yerli üretimi teşvik etmek. Ancak bu durum, ülkelerin ve şirketlerin imalat ve ticaret stratejilerini de derinden etkiliyor.

Yurt dışında üretim yapan ABD'li şirketler, tarifeler nedeniyle ek gümrük vergisi giderleriyle karşı karşıya kalacak. Bu durum, şirketlerin gelecek projeksiyonlarını değiştirmeye zorlarken, merkez bankaları başta olmak üzere küresel ekonomik görünüme yönelik belirsizlikleri artırıyor. Değişen bu şartlar, piyasaların daha da kırılgan hale gelmesine neden oluyor.

Karşılıklılık Esaslı Tarifeler Neyi Değiştirecek?

Geçtiğimiz günlerde açıklanan karşılıklılık esaslı tarifeler, ABD'nin ticaret ortaklarıyla olan dış ticaret açığını önemli ölçüde azaltmayı hedefliyor. Ancak bu durum, diğer ülkelerin misilleme adımları atmasına ve ticaret savaşlarının şiddetlenmesine yol açabilir.

ABD'nin ocak ayında 130,7 milyar dolarla rekor seviyeye yükselen dış ticaret açığı, bu kararın alınmasında etkili oldu. Son verilere göre, ABD'nin şubat ayında Avrupa Birliği'ne (AB) karşı verdiği mal ticareti açığı 30,9 milyar dolar olurken, Çin'e 26,6 milyar dolar mal ticareti açığı verildi. Bu durum, ABD yönetimini daha sert önlemler almaya yöneltti.

Trump'ın imzaladığı kararname kapsamında, ABD'nin birçok ticaret ortağından ithal edilen mallara yüzde 10 ile yüzde 50 arasında değişen oranlarda tarife uygulanmaya başlandı. Bu durum, ilgili ülkelerle ABD arasındaki ticari ilişkileri gerginleştirirken, küresel piyasalarda da endişe yaratıyor.

  • Avrupa Birliği (AB): %20
  • Çin: %34
  • Vietnam: %46
  • Tayvan: %32
  • Japonya: %24
  • Hindistan: %26
  • Güney Kore: %25
  • Tayland: %36
  • İsviçre: %31
  • Endonezya: %32
  • Malezya: %24
  • Kamboçya: %49
  • Güney Afrika: %30
  • Bangladeş: %37
  • İsrail: %17

Bu tarifeler, özellikle ucuz iş gücü, lojistik ve gelişmiş imalat altyapısı gibi avantajlara sahip olan Çin, Vietnam ve Tayvan gibi ülkeleri ciddi şekilde etkileyecek. Bu durum, ilgili ülkelerin endeksleri başta olmak üzere tüm pay piyasalarında risk algısının yüksek seviyelerde kalmasına neden oluyor.

Tarifeler ve Satış Baskısı Sonrası Ne Oldu?

Trump'ın tarifeleri açıklamasının ardından, Asya borsalarında başlayan satış dalgası hızla derinleşti ve diğer büyük endekslere yayıldı. Ülkelerin 5 yıllık kredi risk primleri (CDS) yükselirken, yatırımcılar güvenli liman olarak görülen varlıklara yöneldi. Bu durum, küresel tahvil talebinin artmasına ve tahvil faizlerinin düşmesine neden oldu.

Bu tür piyasa hareketleri, daha önce Ağustos 2024'te küresel resesyon endişeleriyle oluşan satış baskısında da gözlemlenmişti. Bu durum, yatırımcıların benzer senaryoları tekrar yaşamaktan endişe duyduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak, Trump'ın tarife politikaları küresel piyasalarda büyük bir belirsizlik yaratırken, ticaret savaşlarının şiddetlenmesi riskini de beraberinde getiriyor. Yatırımcılar, bu süreçte dikkatli olmalı ve risklerini iyi yönetmelidir. Aksi takdirde, piyasalardaki dalgalanmalar büyük kayıplara yol açabilir.

İlgili Haberler