Avrupa Birliği (AB), enerji piyasalarında önemli değişimler yaşıyor. Yılın ilk çeyreğinde doğal gaz ithalatını büyük ölçüde sabit tutarken, toplam gaz tüketiminde belirgin bir düşüş kaydetti. Bu durum, AB'nin enerji politikalarındaki dönüşümü ve enerji güvenliği arayışlarını gözler önüne seriyor. Peki, bu düşüşün arkasındaki nedenler neler ve Rus gazının AB enerji piyasasındaki rolü ne durumda?
AB'nin Gaz Tüketimi Neden Azalıyor?
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsünün (IEEFA) verilerine göre, AB ülkeleri 2021-2024 yılları arasında gaz tüketiminde yüzde 20'lik bir azalma gerçekleştirdi. Aynı dönemde doğal gaz ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı da toplamda yüzde 18 oranında düştü. Bu düşüşün temel nedenleri arasında enerji verimliliği politikaları, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar ve tüketim alışkanlıklarındaki değişiklikler yer alıyor.
- Enerji verimliliği önlemleri
- Yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artması
- Tüketim alışkanlıklarındaki değişimler
IEEFA Enerji Analisti Ana Maria Jaller-Makarewicz, AB'nin enerji güvenliğini sağlamlaştırma çabalarına dikkat çekerek, "AB, gaz tüketimini azaltma politikalarını sürdürürse, ilave gaz altyapısına veya artan ithalata ihtiyaç duymadan talebi karşılayabilir" şeklinde konuştu.
Rus Gazı Hala Önemli Bir Kaynak mı?
AB'nin 6 Mayıs'ta açıklaması beklenen ve 2027 yılına kadar Rus enerjisinden tamamen çıkışı hedefleyen stratejiye rağmen, veriler Rus gazının bölge için hâlen önemli bir kaynak olduğunu gösteriyor. Geçen yıl boyunca AB’nin Rusya’dan toplam gaz ve LNG ithalatı yüzde 19,5 oranında artış gösterdi. 2024’ün ilk çeyreğinde ise Türkiye üzerinden boru hattıyla yapılan Rus gazı ithalatı, yıllık bazda yüzde 16 artarak dikkat çekti. Bu durum, AB'nin Rus enerji kaynaklarına olan bağımlılığını azaltma hedefinde henüz tam olarak başarılı olamadığını ortaya koyuyor.
AB'nin Gaz Tedarikinde Kimler Öne Çıkıyor?
Yılın ilk üç ayında AB’nin toplam gaz ve LNG tedarikinde Norveç yüzde 30’luk payla ilk sırada yer alırken, ABD yüzde 25, Rusya yüzde 14 ve Cezayir yüzde 13 oranında pay aldı. Bu dağılım, AB'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirme çabalarının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Ancak, Rusya'nın hala önemli bir tedarikçi olması, enerji güvenliği açısından dikkatli olunması gerektiğini gösteriyor.
AB'nin enerji piyasasında yaşanan bu değişimler, enerji politikalarının ne kadar dinamik ve değişken olduğunu bir kez daha gösteriyor. Gaz tüketimindeki azalma, yenilenebilir enerjiye yönelme ve tedarik kaynaklarını çeşitlendirme çabaları, AB'nin enerji güvenliğini sağlama yolunda attığı önemli adımlar. Ancak, Rus gazına olan bağımlılığın tamamen ortadan kalkmaması, bu alanda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguluyor. Gelecekte AB'nin enerji stratejileri, hem enerji güvenliği hem de çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini birlikte ele alarak şekillenecek gibi görünüyor.