Antalya'nın göz kamaştıran sahillerinde, tarihi bir miras yükseliyor: Gelidonya Feneri. Av. Elifsu Dilek Şen liderliğindeki Antalya Merakı grubunun ziyaretiyle yeniden gündeme gelen bu fenerin hikayesi, 3. kuşak bekçisi Mustafa Demir'in anlatımıyla daha da derinleşiyor. 1936'dan beri denizcilere yol gösteren bu yapının bakımı, 72 yıldır Demir ailesi tarafından sürdürülüyor. Ancak Mustafa Demir, bu önemli fenerin son fenercisi olarak tarihe geçiyor. Peki, bu efsanevi miras nasıl devam edecek?
Gelidonya Feneri: Bir Aile Destanı
Likya dilinde "kırlangıç" anlamına gelen "kaledonya" kelimesinden türeyen Gelidonya, adını bölgeye göç eden kırlangıçlardan alıyor. Kırlangıç Burnu ya da Taşlı Burun olarak da bilinen bu stratejik nokta, denizciler için hayati bir öneme sahip. Fenerin ilk bekçisi Ali Demir, 1944'te eşi ve iki çocuğuyla birlikte fenerin lojmanına yerleşmişti. Elektriği, suyu, yolu olmayan ve en yakın yerleşim yerine 10 kilometre uzaklıktaki bu izole yerde ailesiyle tam 28 yıl geçirmişti. Bu zorlu yaşam koşullarına rağmen, Ali Demir ve ailesi fenerin ışığını hiç söndürmedi.
1972'de Ali Demir'in emekli olmasıyla görevi oğlu Hasan devraldı. Beş çocuğu ve eşiyle burada yaşayan Hasan Demir de 1998 yılına kadar fenerin bakımını üstlendi ve bayrağı en küçük oğlu Mustafa'ya teslim etti. Aile, nesilden nesile aktardığı bu kutsal görevi büyük bir özveriyle yerine getirdi.
Teknoloji ve Gelenek: Fenerin Geleceği
Günümüzde fenerin işleyişinden sorumlu olan Mustafa Demir, artık lojmanda yaşamıyor. En yakın yerleşim yerinde ikamet ediyor ve ulaşımını cross motoruyla sağlıyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kontrolü uzaktan sağlanan fenerin bakım ve kontrolleri haftada bir kez yerinde yapılıyor. Tarih boyunca farklı ışık kaynaklarının kullanıldığı fenerlerde, 2014'ten itibaren Türkiye genelinde güneş panellerine geçildi. Gelidonya Feneri'nde de 2017'de enerji kaynağı olarak güneş panelleri kullanılmaya başlandı.
Mustafa Demir, bu özel görevin aile geleneği olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor:
Bizde babadan oğula geçer. Sebebi ise orada herkes yaşayamaz. Orada yalnızlığa, zorluğa alışkın olduğumuz için bizlere daha uygun görülür. Tek yalnızlık değil, fenerin işleri de önemlidir. Batı Akdeniz’in en uç noktası Gelidonya burnudur. Fenerin önünde 5 ada mevcut, çok tehlikeli bir bölgedir. Büyük dalgalı günde ters akıntı olur, dalgaların daha da büyümesine sebeptir. Gemiciler (şıldanlar) burnu olarak bilirler, eskiden korktukları bir bölgedir.
Kırlangıçların Dansı Devam Ediyor
Gelidonya Feneri, sadece bir deniz feneri değil, aynı zamanda bir aile destanı ve bir kültürel miras. Demir ailesinin 72 yıldır sürdürdüğü bu kutsal görev, teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni bir boyut kazanıyor. Fenerin ışığı, kırlangıçların dansıyla birlikte denizcilere yol göstermeye devam ediyor. Bu tarihi fener, gelecek nesillere aktarılacak önemli bir sembol olmaya devam edecek.