Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nden bilim insanlarının yaptığı bir araştırma, Türkiye'deki 7 gölde mikroplastik kirliliğinin boyutlarını gözler önüne serdi. Koruma altında olan tatlı su ekosistemlerinin dahi yoğun mikroplastik kirliliğine maruz kaldığı belirlendi. Bu durum, su kaynaklarımızın geleceği için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Mikroplastik Nedir ve Nasıl Oluşur?
Mikroplastikler, suda çözünmeyen, 5 milimetreden küçük polimer bileşiklerdir. Büyük plastiklerin parçalanması sonucu oluşabildikleri gibi, temizlik malzemeleri, kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinde de yapay olarak üretilebilirler. Boyutları nedeniyle atık sulardan arıtılamayan mikroplastikler, nehir, göl ve deniz sularına kolaylıkla karışarak çevreyi ve canlıları tehdit ediyor.
- Parçalanma: Büyük plastik atıkların güneş, su ve rüzgar etkisiyle parçalanması.
- Endüstriyel Üretim: Temizlik, kozmetik ve diğer endüstriyel ürünlerde kullanılan mikroplastikler.
- Atık Su Arıtma Tesisleri: Mikroplastiklerin arıtılamaması nedeniyle su kaynaklarına karışması.
Araştırma Sonuçları: Göllerdeki Mikroplastik Yoğunluğu
Araştırma kapsamında, Türkiye'nin farklı bölgelerinde bulunan 7 göldeki su ve sediment örnekleri incelendi. İşte elde edilen çarpıcı sonuçlar:
- Borçka Baraj Gölü (Artvin): 1 litre suda ortalama 0,69 adet, sedimentte kilogramda ortalama 158 adet mikroplastik.
- Borçka Karagöl (Artvin): 1 litre suda ortalama 0,31 adet, sedimentte kilogramda ortalama 79 adet mikroplastik.
- Hazar Gölü (Elazığ): 1 litre suda ortalama 0,23 adet, sedimentte kilogramda ortalama 86 adet mikroplastik.
- Kürtün Baraj Gölü (Gümüşhane): 1 litre suda ortalama 0,29 adet, sedimentte kilogramda ortalama 112 adet mikroplastik.
- Sera Gölü (Trabzon): 1 litre suda ortalama 0,26 adet, sedimentte kilogramda ortalama 99 adet mikroplastik.
- Şavşat Karagöl (Artvin): 1 litre suda ortalama 0,14 adet, sedimentte kilogramda ortalama 344 adet mikroplastik.
- Uzungöl (Trabzon): 1 litre suda ortalama 0,3 adet, sedimentte kilogramda ortalama 85 adet mikroplastik.
Kirliliğin Nedenleri ve Alınması Gereken Önlemler
Araştırmanın yürütücüsü Prof. Dr. Kenan Gedik, göllerdeki turizm, balıkçılık ve atık su gibi insan kaynaklı etkilerin kirliliğin başlıca nedenleri arasında olduğunu belirtiyor. Mikroplastiklerin bünyesinde bulundurduğu kimyasalları su ortamına bırakabildiğini vurgulayan Gedik, "Çalışmamız göller gibi iç su ekosistemlerinin mikroplastik kirliliğinden önemli ölçüde etkilendiğini göstermiştir. Bu bulgu, iç suların korunması ve yönetimi açısından mikroplastiklerin ciddi bir çevresel tehdit olarak dikkate alınması gerektiğini ortaya koymaktadır" diyor.
Gedik, tespit ettikleri başlıca mikroplastik kaynaklarının plastik ambalaj atıkları, tekstil ürünlerinden kopan lifler ile balıkçılık ve rekreasyon faaliyetlerinden kaynaklanan plastik ekipmanlar olduğunu aktarıyor. Ayrıca, çöp depolama sahası gibi kullanılan dere yataklarından da mikroplastiklerin sulara sızdığını belirtiyor. Su kaynaklarımızı korumak için bireysel ve toplumsal olarak alınması gereken önlemler şunlardır:
- Plastik kullanımını azaltmak ve geri dönüşüme önem vermek.
- Tekstil ürünlerinden kaynaklanan liflerin suya karışmasını önlemek için filtreler kullanmak.
- Balıkçılık ve rekreasyon faaliyetlerinde kullanılan plastik ekipmanların kontrolünü sağlamak.
- Atık su arıtma tesislerinin mikroplastikleri filtreleme kapasitesini artırmak.
- Çevre bilincini artırmak ve toplumu bilinçlendirmek.
Unutmayalım ki, temiz su kaynakları geleceğimiz için hayati önem taşıyor.