09 Mayıs 2025 Cuma

Kadir İnanır Belgeseli: Efsane Oyuncunun Hayatı Perdede!

Türkiye sinemasının unutulmaz ismi Kadir İnanır'ın hayatını konu alan "Kuzeyden Gelen Adam" belgeseli, 44. İstanbul Film Festivali'nde izleyiciyle buluştu. Yönetmen Hüseyin Karabey'in 13 yıllık çalışmasıyla ortaya çıkan bu yapım, İnanır'ın yaşam öyküsünün yanı sıra Türkiye'nin yakın dönem politik ve kültürel tarihine de ışık tutuyor.

Belgesel Prömiyerine Yoğun İlgi

Beyoğlu Sineması'ndaki prömiyere, sağlık sorunları nedeniyle katılamayan Kadir İnanır'ı, sanatçı Jülide Kural, CHP Parti Meclisi Üyesi Baran Seyhan, eski CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu ve sanatçı Mazlum Çimen yalnız bırakmadı. Gösterim, sinemaseverlerin büyük ilgisiyle karşılandı. Yönetmen Hüseyin Karabey, gösterimin ardından belgeselin yapım sürecini anlattı.

Karabey, Kadir İnanır'la 2011 yılında Jülide Kural aracılığıyla tanıştığını ve zamanla aralarında bir dostluk oluştuğunu belirtti. "Kadir abi bir süre sonra adeta bir hazine sandığını açtı," diyen Karabey, belgeselin birçok bölümünün İnanır'ın kişisel arşivinden derlendiğini ve bu belgeleri dijital ortama aktarmanın en büyük hedeflerinden biri olduğunu vurguladı.

"Benim Yolum Sokaktan Geçer"

Belgesel, Kadir İnanır'ın sadece bir oyuncu olmadığını, aynı zamanda halkın sesi, vicdanı ve hafızası olduğunu da gözler önüne seriyor. İnanır'ın belgeseldeki şu sözleri, bu duruşu net bir şekilde ifade ediyor:

"Ben bir Türk sinema sanatçısıyım. Bu halkın içinden geldim. Bu halkla yaşadım. Benim tek mücadelem var: Halkımı ezdirmemek. Benimle aynı kaderi paylaşanların yaşamlarını onurlu kılmak. Hiçbir gücün karşısında boyun eğmedim. Eğmeyeceğim."

İnanır, Anadolu'nun her köşesinde halkla birlikte geçirdiği sinema serüvenini şu sözlerle anlatıyor:

"Ben Anadolu’yu bilirim. Karadeniz’in hırçın sularını da, Diyarbakır’ın yakıcı sıcağını da tanırım. Traktör üstünde film çektim, dağlarda yürüdüm, çarşılarda halkla buluştum. Benim yolum sokaktan geçer. Benim sözüm, halkın yüreğinde yankı bulur."

Kadir İnanır'ın Barış Çağrısı

Belgeselde, Kadir İnanır'ın "Akil İnsan" olarak yürüttüğü çalışmalar da detaylı bir şekilde ele alınıyor. İnanır, siyasi bir figür değil, halkın içinden bir yurttaş olarak o süreçte yer aldığını vurguluyor ve barışın yanında durma kararını şu sözlerle açıklıyor:

"Sözüm belliydi: Barıştan yana olacaktım. İnsanlar ölürken susamazdım. Karadeniz’den Güneydoğu’ya, doğudan batıya gezdim. İnsanların gözlerinin içine baktım. Öfkeli, umutsuz, yorgun ama bir o kadar da barışa susamıştılar. Sustukça acılar büyüyordu. Ben konuşmayı seçtim."

"O masaya otururken bir sanatçı değil, bu ülkenin evladı olarak oturdum. Eleştirildim, hedef gösterildim ama inandığım yoldan sapmadım. Çünkü biliyorum ki, barış için konuşmayanlar, savaşın tarafı olurlar. Ben ise her zaman barışın yanında durdum, duracağım."

Görsel Belleğe Vurgu

Yönetmen Karabey, söyleşide belgeselin ileride bir kurmaca filme dönüşüp dönüşmeyeceği sorusuna, "Kadir abiyle sinema üzerine çok hayal kurduk. Keşke birlikte bir kurmaca film de çekebilseydik. Belki bir gün bu hayal gerçek olur," yanıtını verdi. Ayrıca, pek çok değerli filmin arşivlerde kaybolduğunu veya izlenemez hale geldiğini belirterek, Türkiye'de görsel belleğin ciddi bir tehdit altında olduğunu hatırlattı.

Karabey, Kadir İnanır’ın sağlık durumuna ilişkin olarak “Her geçen gün daha iyiye gidiyor. Bugün salonda fiziksel olarak bulunamadı ama kalbi bizimleydi,” dedi ve ekledi: “Eğer onun hikâyesine küçük bir katkım olduysa ne mutlu bana.”

Kadir İnanır'ın hayatını ve sanatını anlatan bu belgesel, sadece bir sanatçının portresi değil, aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihine de bir bakış sunuyor. İnanır'ın halkla kurduğu bağ, barışa olan inancı ve sinemaya olan tutkusu, bu belgeselde etkileyici bir şekilde yansıtılıyor. Belgesel, izleyicilere Kadir İnanır'ı daha yakından tanıma ve onun düşüncelerine ortak olma fırsatı sunuyor.

İlgili Haberler