Mutsuz ve umutsuz bir kavmin dramatik durumunu ele alan bu yazıda, yalanın bir yaşam felsefesi haline geldiği, adeta yalana tapıldığı bir durumu gözler önüne seriyoruz. Peki, bu durumun ardındaki gerçekler neler? İstanbul'da yaşanan son skandal, bu durumu nasıl açığa çıkardı?
Yalanın Gölgesinde Bir Kavim
Akıl, mantık ve bilimi reddeden, Atatürkçülük maskesi altında ülkeyi soymaya çalışan, çağdaşlık ve demokrasi söylemleriyle foseptik kokusunda yaşayan bir kavim... Ehliyet ve liyakat yerine eş, dost, akraba atamaları yapan, şeffaflık ve hesap verilebilirlik yerine güvenlik kameralarını bantlayan bir zihniyet... Bu kavmin en belirgin özelliği ise yalan söylemekte profesyonel olmalarıdır. Yalanı adeta su gibi içiyorlar, yalana tapıyorlar!
İstanbul'da yaşanan 6.2 şiddetindeki deprem sonrası AFAD'da yapılan değerlendirme toplantısına İBB Başkan Vekili'nin de katılmasına rağmen, bu toplantıya davet edilmediklerini iddia edenler, milletin gözünün içine baka baka yalan söylemekten çekinmiyorlar. Bu durum, yalanistlerin emperyalizmden olduğu gibi yalandan medet umma çabasının bir göstergesidir.
İstanbul Şeysi Skandalı: Kameralar Neden Bantlandı?
27 Nisan 2025 tarihinde ulusal basına sızan görüntüler, İstanbul şeysinin bir otele girişi öncesinde ve esnasında yaşanan skandalı gözler önüne seriyor. Görüntülerde, otele bir bavulla girilip iki bavulla çıkılması, güvenlik kameralarının bantlanması gibi şaibeli durumlar dikkat çekiyor. Peki, bu durumun ardındaki gerçekler neler?
- Bavullarda ne taşınıyor? Neden bir bavulla girilip, iki bavulla çıkılıyor?
- Kameralar neden bantlanıyor?
- Bir kamu görevlisi, her türlü görüşmelerini makamında yapması gerekirken, otel köşelerinde kameraların bantlanması suretiyle neden şaibeli ve gizli görüşmeler yapar?
Gelen tepkiler üzerine yapılan açıklamalar ise ilkokul çocuklarının bile inanmayacağı türden. İstanbul şeyine yönelik sabotaj ve terör saldırısı ihtimali nedeniyle güvenlik kameralarının bantlandığı, bavulların içinde sinyal karıştırıcı olduğu gibi akıl almaz savunmalar yapılıyor. Ancak bu savunmalar, akıllardaki soru işaretlerini gidermekten çok uzak.
Yalana Tapanların Sonu
Yalana tapanlar, yalandan medet umdular ama çok kötü faka bastılar. Türk Milleti, onları tükürüğünde boğacak! Emperyalist sahiplerinden yardım gelmeden ya doğrultulacaklar ya da yok olacaklar!
Unutulmamalıdır ki, bir Belediye Başkanının kendi güvenliğini kendisinin sağlaması gibi bir yetkisi bulunmamaktadır. Güvenlik tehdidi algılanıyorsa, Valilikten ve İçişleri Bakanlığından ilave koruma talep edilir. Hal böyleyken, Türk Milletinin gözünün içine baka baka yalan söyleyenler, alçalmakta sınır tanımıyorlar.
Sonuç olarak, İstanbul şeysinin sinyal karıştırıcı kullanma yetkisi ve güvenlik kameralarını bantlama yetkisi bulunmamakta olup, açık bir suç işlenmesi olgusu söz konusudur. Yalana tapanlar, haris duygularla birbirlerinin yüzlerine tükürmeye alışıklar, ancak Türk Milleti onları tükürüğünde boğacaktır.
