İngiliz haber ajansı Reuters, Türkiye ekonomisindeki son gelişmeler ve hükümetin hamlelerine ilişkin bir analiz yayımladı. Ajansa konuşan bir analist “Kur bir şekilde istikrarlı görünüyor ancak bu riskli bir denge ve bir anda kolayca tekrar değer kaybı görülebilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hükümetinin yeni ekonomi planına göre toplumun artan yaşam maliyetlerine birkaç ay daha katlanmasının ardından kış dönemindeki kur krizinin etkilerini, turizm gelirlerinin belirginleşeceği yaz aylarında geride bırakmayı öngörüyor.
Erdoğan’ın ekonomiyi zorlu kıştan kurtarma planında kısa vadeli sinyaller olumlu, peki ya uzun vade? Bu sorunun yanıtı şimdilik iki uçta savruluyor. Muhalefet ve akademinin önde gelen akademisyenleri mevcut planın uzun vadede yürümeyeceğini savunurken, iktidar ise planların olumlu sonuç vereceğinden emin görünüyor.
‘KAMUNUN KUR RİSKİ ARTIYOR’
Her ne kadar yüzde 50’ye yakın enflasyon ve yüksek miktarda artan elektrik faturaları irili ufaklı sokak protestolarına işaret etse de, ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu elektrik faturasını ödemeyeceğini açıklasa da Erdoğan gündemini şimdilik ihracat odaklı üretime yönelik kredi genişlemesi ve istikrarlı bir kur politikası öngören yeni ekonomi politikasına kaydırarak biraz zaman kazanmış görünüyor.
TL’nin kırılgan olduğu bir diğer konu ise ABD Merkez Bankası’nın sert faiz artırımları ve Rusya’nın Ukrayna’ya yapacağı herhangi bir askeri saldırı ve hepsinden önemlisi kamunun gittikçe daha çok kur riski üstlenmesine rağmen bu risklerin etkisinin ne kadar olacağı henüz piyasalarda netleşmiş değil. Bu nedenle piyasalarda genel olarak bir bekleyiş hakim.
Öte yandan, Türkiye’nin yeni ekonomi politikasının odağında kronik cari işlemler açığını kalıcı fazlaya çevirmek yer alıyor ve birçok öncü gösterge ve pandemi öncesi seviyelere bu yıl dönmesi beklenen turizm gelirlerinin hükümetin politikalarına önemli katkı sağlayabileceğini gösteriyor.
‘ENFLASYONDA YÜZDE 24 HEDEFİ ÇOK İYİMSER’
Turist sayısında 2019’u yakalamayı ya da çok yaklaşmayı öngören sektör temsilcileri, 34.5 milyar dolarlık gelir beklentisine de ulaşılacağını öngörüyor. Ülke ekonomisinin yüzde 10’undan fazlasını oluşturduğu hesaplanan sektör ise sorunun artan maliyetler ve sektörde eriyen kâr marjları olduğuna işaret ediyor.
Mayıs ayı itibarıyla Akdeniz ve Ege sahilleri dolmaya başlarken, Türkiye’nin negatifte seyreden rezervlerini destekleyecek gelirler de böylece ilkbahar itibarıyla devreye girmiş olacak. Yetkililer ayrıca yıllık enflasyonun Nisan veya Mayıs aylanda zirve yapmasını daha sonra bütçe, vergi ve baz etkisi gibi adımlarla sert düşmesini bekliyor. Hükümet enflasyonun yılsonunda yüzde 24’e düşmesini beklerken bu tahmin analistlere göre çok iyimser.
Ekonomi yönetimi 2023 seçimlerine tek haneli enflasyonla gireceğini belirtirken anketler neredeyse 20 yıldır iktidarda olan lider için bir sonraki seçimi kaybetmemek için iktidarın her türlü mücadeleyi vereceğini gösteriyor.
‘TL’DE TEKRAR DEĞER KAYGI GÖRÜLEBİLİR’
New York merkezli Nuveen’in borçlanma piyasaları yöneticisi Anupam Damani “Kur bir şekilde istikrarlı görünüyor ancak bu riskli bir denge ve bir anda kolayca tekrar değer kaybı görülebilir” dedi ve ekledi:
“Hükümet ekonomide denge sağlamak için maliye politikasının izin verdiği tüm alanı kullanıyor. Ancak enflasyon ve reel faizlerin bu kadar derin düzeyde ekside olduğu göz önüne alındığında bu imkanı ancak belli bir düzeyde kullanılabilirler.”
Birçok akademisyene göre Türkiye’nin cari açığını kalıcı olarak düşürmek için ise bir gerçekten bir ithalat mucizesi gerekiyor.
PİYASALAR SAKİNLEŞTİ
TCMB’nin TL’nin getirisini belirgin negatif bölgeye taşıyan faiz indirimleri ardından Aralık ayında dolar/TL tarihi zirvelerini görürken bu enflasyonist bir sarmala da dönüştü. Daha sonra ise kamunun kur riskini üstlendiği mevduatlar ve maliyetli döviz müdahaleleri piyasayı ciddi şekilde sakinleştirmeyi başardı.
Kurumlar ve bireyler artık güvenli bir liman olarak gördükleri döviz mevduatına yönelmiyor. Aksine kur korumalı mevduata 350 milyar TL’lik yönelim oldu ve bu tutarın yaklaşık yarısı da döviz cinsi hesapların TL’ye dönüştürülmesinden geldi.
Goldman Sachs, devletin mevduat koruma planının başarılı şekilde “dedolarizasyon dalgasını” tetiklediğini ancak bu başarının kendisinin kamunun döviz riski yükümlülüklerini artıran en önemli etken olduğuna da dikkat çekti.
GÜVEN OYUNU
Merkez Bankası da Aralık’ta tek haftada 18.4’ten 10.25’e sert geriledikten sonra yılbaşından bugüne 13.5 etrafında seyreden kurun denge bulmasında belirleyici rol oynadı.
TCMB Ocak ayı itibarıyla döviz rezervlerinde hem düşüş hem artış yönlü etki eden daha aktif bir politika izlemeye başladı. Analistler yeni düzeni kamu kontrolünün daha çok olduğu bir kur politikası olarak tanımlıyor.
MERKEZ’DEN OCAKTA 3 MİLYAR DOLARLIK SATIŞ
Bankacılar Aralık’ta 20 milyar dolar, Ocak ayında 3 milyar dolar olduğu tahmin edilen müdahalelerin Şubat ayının ilk 2 haftasında görülmediğini ya da çok düşük tutarda olduğu için fark edilmeyecek kadar az olduğunu hesaplıyorlar. Bu gelişme de hükümetin yeni politikalar için zaman kazandığına işaret ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati 11 Şubat’ta “Kura müdahale edilmesi gerekirse ediyoruz ama artık müdahaleye ihtiyaç yok” dedi. Nebati ayrıca enflasyon için “Bir uyuyun 6 ay sonra uyanın Türkiye’de… Çok farklı noktalarda olacağız” diyor.
Erdogan ise halkı gıdada yüzde 55’e, enerjide yüzde 76’ye yükselen enflasyona karşı ezdirmeyeceğini belirtiyor.
LONDRA SONRASI NOT İNDİRİMİ KARARI GELDİ
Nebati’nin Londra’da Türkiye’ye yatırım yapmak güzel bir zaman olduğunu söylediği yatırımcı toplantısından sadece bir kaç gün sonra kredi derecelendirme kuruluşu Fitch ülke notunu bir kademe daha indirirken mevduat sahiplerinin güvenin sarsılması halinde daha yüksek enflasyona yol açabilecek politikalar uygulandığına dikkat çekti. (REUTERS)